islamgezginleri
hos geldiniz lütfen üye olunuz

islamgezginleri
hos geldiniz lütfen üye olunuz

islamgezginleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

islamgezginleri


 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  GaleriGaleri  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
En son konular
» EN ESKİ VE EN GUVENİLİR
salih a.s ve semut kavmi Icon_minitimeCuma Şub. 10, 2017 9:51 am tarafından furkan54

» EN ESKİ VE EN GUVENİLİR
salih a.s ve semut kavmi Icon_minitimeCuma Şub. 10, 2017 9:49 am tarafından furkan54

» Allah Kötülüğü De İyiliği De Murad Eder
salih a.s ve semut kavmi Icon_minitimePaz Ocak 20, 2013 8:10 pm tarafından Selsebil

» Allah Her Şeyi Önceden Yazı İle Yaratır
salih a.s ve semut kavmi Icon_minitimePaz Ocak 20, 2013 8:09 pm tarafından Selsebil

» Nefsin mertebeleri
salih a.s ve semut kavmi Icon_minitimePaz Ocak 20, 2013 8:05 pm tarafından Selsebil

» İnsanda bir kemik hariç hepsi çürür
salih a.s ve semut kavmi Icon_minitimeÇarş. Ara. 26, 2012 8:41 pm tarafından Selsebil

» ----İnsan----
salih a.s ve semut kavmi Icon_minitimeÇarş. Ara. 26, 2012 8:21 pm tarafından Selsebil

» Kalbin Manevi Halleri
salih a.s ve semut kavmi Icon_minitimeÇarş. Ara. 26, 2012 7:58 pm tarafından Selsebil

Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
Nisan 2024
PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930     
TakvimTakvim
ONLİNE HAC REHBERİ
3D MEKANLAR

 

 salih a.s ve semut kavmi

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Selsebil
Site Yöneticisi

Site Yöneticisi



Ruh Hali : salih a.s ve semut kavmi Secilm10
Lakap : islamgezginleri
Rep Gücü : 1396
Nerden : Topraktan

salih a.s ve semut kavmi Empty
MesajKonu: salih a.s ve semut kavmi   salih a.s ve semut kavmi Icon_minitimeSalı Mayıs 18, 2010 10:53 pm

A. Semud Kavmi Ve Vatanı


Semûd kavmi, Birinci Âd kavminin
bakâyâsıdır; dolayısıyla İkinci Âd diye de isimlendirilir. Bu husus, biraz sonra
meallerini vereceğimiz âyetlerden de açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Se¤mûd,
Birinci Âd kavmi gibi, Arabistan'da yaşamış meşhur ka¤vimlerden biridir. Hz.
Salih (a.s.)[1] ve kavmi Semûd'un, İbrahim (a.s.)'dan önce yaşadığı hususunda
görüş birliği vardır. Tarihçi¤ler, kavme ismini veren Semûd'u, Hz. Nuh (a.s.)'m
dördüncü batından torunu olarak kaydederler. Buna göre Semûd'un soy kütüğü
şöyledir: Semûd b. Câbir (bazı rivayetlerde Âmir veya Âd) b. İrem b. Sâm b.
Nuh.

Hz. Salih (a.s.)'m soy kütüğü ise şöyledir: Salih b. Ubeyd b. Asef
b. Mâşih b. Ubeyd b. Cader (Hazer) b. Semûd.

İslâmın zuhurundan önceki
dönemde Câhiliye Arapları, Semûd kavmi hakkında pek çok hikâye biliyorlardı.
Nitekim, Câhiliye devri Arap şiirinde ve bu dönemden günümüze ulaşan hutbelerde,
bu kavmin ismine çok sık rastlanmaktadır. Bu ka¤vim hakkında Asur'da ortaya
çıkarılan kitabelerde de bilgi veril¤miştir. Yine, kadîm Yunan, Mısır ve Roma
tarihçi ve coğrafyacı¤ları, eserlerinde, bu kavim ve ondan kalan harabelerden
söz et¤mişlerdir. Roma tarihçilerine göre, Semûd kavminden bâzı kişi¤ler, Roma
ordusu saflarında, Nabatîler'e karşı savaşmışlardır.[2] M.Ö. 715 yılına ait
Sargon kitabesi, Semûd halkını, Âsurlular'ın egemenliği altında bulunan Doğu ve
Orta Arabistan toplumla¤rından biri olarak tanıtmaktadır.[3]

Kur'ân-ı
Kerim'de, Semûd kavminin vadilerde kayaları oy¤mak suretiyle edindikleri sağlam
evler ve köşklerde oturdukları açıklanmış; ancak yaşadıkları bölge, vâdî veya
şehir ismi zikre-dilmemiştir. Bu konuda Fecr sûresinin dokuzuncu âyetinde şöy¤le
denilmektedir:

"Vadide kayaları oyarak evler yapan Semûd kavmine?
"

İslâm tarihçileri ve müfessirler, âyette geçen ancak ismi zikredilmeyen
vâdînin, Kuzey Arabistan'daki Vâdilkurâ oldu¤ğunda görüş birliği etmişlerdir.
Buna göre Semûd kavmi, Arabis¤tan yarımadasının kuzey-batı kısmında yer alan
Vâdilkurâ böl¤gesinde yaşamıştır. Ahkâf bölgesinde yaşamış olan Birinci Âd
kavminin helakinden sonra onlardan sağ kalanlar, bir süre Hadramevt civarında
oturmuşlar, ardından Vâdilkurâ ve civarı¤na giderek bölgeyi imar edip medenî bir
hâle getirmişlerdir. Ri¤vayete göre o dönemde insanların ömrü çok uzundu ve
evler da¤ha yapanların sağlıklarında eskiyip yıkılıyordu. Bu yüzden on¤lar, daha
sağlam binalar yapmak için çözüm aradılar ve netice¤de, kayaları oyarak evler
edindiler. Mühendislik alanında olduk¤ça ilerlediler ve kalıntıları günümüze
ulaşan muhteşem kaya evler inşâ ettiler. Selefleri olan Birinci Âd kavminin
yüksek sü-tunlu binalar yapmasına karşılık Semûd toplumu, dağ ve kaya¤ları oyma
sanatını geliştirerek, Hindistan'da Ellorave Ajanta ma¤ğaralarında olduğu gibi,
dağları oymak suretiyle muhteşem bina ve köşkler yaptılar. Büyük binalarla
süslenen şehirleri, vadilerde ve dağ zirvelerinde oyulmuş, birer sanat şaheseri
mağaraları vardı. Semûd kavminin bu binalarının kalıntılarının önemli bir kısmı
günümüze kadar gelmiştir. Bu kalıntılar, Semûd kavminin merkezi Hıcr şehrinin
bakiyesi olan bir köyün civarındadır.

Semûd kavminin ulaştığı lüks ve
refah, Hz. Salih (a.s.)'ın nasihatleri arasında şöyle izah
edilmiştir:

"Siz burada güven içinde bırakılacağınızı mı sanıyorsunuz?
Bahçelerde, çeşme başlarında? Ekinler ve yumuşak tomurcuklu güzel hurmalıklar
arasında? Dağlardan ustalıkla evler yontuyor¤sunuz. Allah'tan korkun ve bana
itaat edin."[4]

"Dağlarda, güven içinde olacak evler
yontuyorlardı.![5]

Bu âyetlerden anlaşıldığı üzere, Vâdilkurâ, önemli bir
me¤deniyet merkezi idi. Dağlar içinde kayalardan oyulan meskenler birer sanat
hârikasını andırıyordu. Nitekim taştan inşâ edilmiş bu taş evlerden zamanına
ulaşanları gördüğünü söyleyen coğ¤rafyacı İstahrî, izlenimlerini şöyle
aktarmıştır:

"Semûd kavminin bu evleri, bizim evlerimiz gibi teşkilâtı
hâvi ve dağlar misâli yüksektir. Uzaktan bakıldığında bu meskenler, birbirine
bitişik sanılır. Fakat biraz ortalarına varılınca, bunlardan her birinin
birbirinden ayn birer kâşane olduğu görülür. Etrafları dolaşüabilir. Fakat
yukarısına kadar çıkmakta çok güçlük çeki¤lir.[6]

Hicri sekizinci asırda
Mekke'ye giderken oraya uğrayan ün¤lü Seyyah İbn Battüta ise, kızıl renkli
dağlara oyulmuş Semûd evlerini gördüğünü, onlardaki resimlerin renginin kısa bir
süre önce boyanmışçasma parlak olduğunu ve evlerin içinde çürü¤müş insan
kemiklerinin bulunduğunu bildirmektedir.[7]

İslâmiyet'in zuhuru sırasında
Hicaz'dan Suriye'ye giden ti¤câret kervanları, Semûd kavminin bu metruk yurdunun
içinden geçiyorlardı. İbn İshak'm, senetsiz olarak naklettiği bir rivayette
anlatıldığına göre, Rasülullaîı (s.a.v.), Tebük seferi yolculuğu es¤nasında,
Hıcr'da konaklamıştı. Ashab-ı kiram, oradaki kuyudan su içmek istediklerinde
buna izin vermedi. Bu kuyunun suyun¤dan abdest almalarını da yasakladı; hatta
ondan alınmış su ile yoğrulan hamurların hayvanlara yedirilmesini emretti.
Buradan bir şey yememelerini ve geceleyin herhangi bir ihtiyaçlarım gi¤dermek
için dışarı çıkmaları gerektiğinde, yanlarına bir arkadaş almadan tek başına
çıkmamalarını söyledi.[8] Ayrıca, azaba uğra¤tılmış bu günahkâr ve şerli kavmin
harabelerine girmelerini ya¤saklamış, "Onların başına gelen felâketin bir
benzerinin sizin ba¤şınıza da gelmesinden korkuyorum; onların yurduna
girmeyiniz." demişti.[9]

Zührî'den nakledilen bir rivayete göre ise,
Rasülullah (s.a.v.), Semûd'un merkezi Hıcr'dan geçerken, elbisesiyle yüzünü
örtmüş ve binitini hızlandırmıştı. Semûd kavminin başına gelen¤lerin ashabının
başına gelmesinden korktuğunu söyleyerek, onlara, kendilerine zulmetmiş
insanlardan kalan evlere girmemele¤rini emretmişti.[10]

Semûd milletinin
başkenti, hâlen Medine-Tebük kara ve tren yolu üzerinde bir istasyon olup,
"el-Ulâ" adını taşıyan şehre bir kaç km. uzaklıktadır. Buranın eski adı,
"el-Hıcr" diğer bir adı da Hz. Salih (a.s.)'a nisbetle "Medâinü Sâlih"dir. Bol
su kaynak¤ları ve yeşil bahçelere sahip el-Ulâ'nm zıddına terkedilmiş bir yurt
durumunda olan Hıcr'da Semûd kuyusu olarak isimlendiri¤len-bir kuyu hâlâ
mevcuttur.

Semûd kavminin vâdilerdeki kayalıklarda oydukları taş
ev¤lerden bugüne ulaşanlar dahi geniş bir alana yayılmış bulun¤maktadır.
Hicaz'ın kuzeyinde, Râbiğ'den Ukbâ'ya, Medine ile Hayber'den Teymâ ve Tebük'e
kadar uzanan geniş bölgede, bu kavme ait pek çok harabe mevcuttur. Mevdûdî,
Semûd kavminin Hıcr adını taşıyan başkenti ölü şehirden kalan harabelere
baka¤rak, nüfusu hakkında kabaca bir tahminde bulunmuş, yaklaşık 500 bin
civarında bir nüfusa sahip olabileceğini söylemiştir. Böl¤geyi 1959 yılında
gezdiğini söyleyen Mevdûdî, Hıcr merkez olmak üzere, yaklaşık 300 x 100 mil
ebâdmdaki geniş bölgenin, şiddetli bir deprem sonucu parçalanmış tepelerden
meydana gelen bir arazi görünümünde olduğunu belirtir.[11]



B.
Semûd Kavminin Dînî Durumu


Hz. Hûd (a.s.) ile ilgili bölümde
anlatıldığı gibi, Âd kavminin helakinden sonra, sadece Hz. Hûd (a.s.) ve ona
iman edenler kurtulmuştu. Hayatta kalan bu insanların nesilleri, bir süre hak
din üzere devam ettiler. Ancak zamanla hak yoldan çıkarak, Al¤lah'ın dışında
kendilerine başka ilâhlar edinmeye başladılar. Nuh ve Hûd kavimlerinde olduğu
gibi insanlar, elleriyle putlar yaparak onlara tapmaya koyuldular. Giderek
tümüyle putperest bir toplum hâline gelen Semûd, Vedd, Cedd, Hedd, Semş,
Menâf,

Menât ve Lât isimlerini taşıyan putlara tapıyordu.[12] İlâhî
dinler¤den uzaklaşan bütün toplumlarda olduğu gibi, Semûd kavmin¤de de ahlâk ve
adalet ortadan kalkmış, yeryüzünü zulüm ve kö¤tülükler kaplamıştı. Gelir dengesi
iyice bozulmuş, zengin sınıf arasında kayalarda oyulmuş muhteşem köşkler yapmak,
yiyecek ve içecek maddelerine aşın düşkünlük ve zorbalık çok yayılmıştı.
[13]



C. Hz. Salih (A.S.)'In Peygamber Olarak
Görevlendirilmesi


Allah Teâlâ, bu kavmi sapıklıklardan kurtararak hak
dine davet etmek üzere, onların içinden, asil bir aileye mensup, sevip
saydıkları ve gelecekte kendisinden güzel hizmetler bekledikleri Salih b.
Ubeyd'i peygamber olarak görevlendirdi. Hz. Salih (a.s.) ilk günlerden itibaren,
diğer peygamberler gibi, kavmini bir olan Allah'a ibâdete davet etti. Allah'tan
başka ibâdet edilecek bir ilâh olmadığım, insanlığın atası Hz. Âdem (a.s.)'ı
topraktan, onun soyunu ise bir damla sudan yaratan Yüce Allah'ın kendilerini
yeryüzünün sakinleri ve imarcıları kıldığını açıkladı. Dolayısıyla, O'na ortak
koşmaktan vazgeçerek, tevbe edip O'na dönmelerini ve sâdece O'na kulluk
etmelerini istedi:

"Semûd kavmine kardeşleri Salih'i gönderdik. 'Ey
milletim! Allah'a kulluk edin; O'ndan başka tanrınız yoktur; sizi yeryüzün¤de
yaratıp orayı imâr etmenizi dileyen O'dur. Öyleyse O'ndan mağfiret dileyin,
sonra da O'na tevbe edin. Doğrusu Rabbim size yakın ve duâlan kabul edendir.'
dedi. "[14]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
HaZaN
Site Yöneticisi

Site Yöneticisi
HaZaN


Ruh Hali : salih a.s ve semut kavmi Dusunc10
Lakap : HaZaN
Rep Gücü : 656

salih a.s ve semut kavmi Empty
MesajKonu: Geri: salih a.s ve semut kavmi   salih a.s ve semut kavmi Icon_minitimeÇarş. Mayıs 19, 2010 11:05 am

salih a.s ve semut kavmi 540170 salih a.s ve semut kavmi 144492
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.ashabiyemin.com
 
salih a.s ve semut kavmi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
islamgezginleri :: (¯`·.(¯`·.Hz. Muhammed Mustafa (sav).·´¯).·´¯) :: H.Z MUHAMMED (S.A.V)-
Buraya geçin: