Konu: 27-MAYIS-2010-PERŞEMBE Perş. Mayıs 27, 2010 10:12 am
Selamün Aleyküm.
27 MAYIS
[center]Hicrî Kamerî : 13 CEMÂZİL-ÂHIR 1431
Hicrî Şemsî : 1387
Rûmî : 14 Mayıs 1426
Hızır : 22
PERŞEMBE
Hafta Tatilinin, Cuma'dan Pazar'a alınışı (1935) - 27 Mayıs İhtilâli (1960) - Gün Sazak'ın öldürülmesi (1980)
[Gündüzün uzaması 1 dak. - Ezânî sâat 1 dakika geri alınır.] [/center]
Bir kimse, çocuğuna bir günah öğretirse, bu çocuk o günahı işledikçe, babasına da o kadar günah yazılır. Hadîs-i şerîf
AYET
Âl-i İmrân Sûresi
Medine döneminde inmiştir. 200 âyettir. Sûre, adını 33. âyette geçen “Âl-i İmrân” tamlamasından almıştır. İmrân, Hz.Mûsâ ile Hz.Hârûn’un babasıdır. Âl-i İmrân, İmrân ailesi demektir.
131- Kâfirler için hazırlanmış olan ateşten sakının. 132- Allah ve Peygambere itaat edin ki, size de merhamet edilsin. 133- Rabbinizin bağışına ve genişliği göklerle yer arası kadar olan, Allah'tan gereği gibi korkanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun! 134- O (Allah'tan hakkıyla korka)nlar, bollukta ve darlıkta Allah için harcarlar, öfkelerini yutarlar, insanları affederler. Allah iyilik edenleri sever. 135- Ve onlar çirkin bir günah işledikleri, yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı hatırlayarak hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Allah'tan başka günahları kim bağışlayabilir? Bir de onlar, bile bile, işledikleri (günah) üzerinde ısrar etmezler.
BİR HADİS
Hz.Peygamber (s.a.v.) : '' Namazınızın bir kısmını evlerinizde kılınız.Oraları kabirlere çevirmeyiniz.'' buyurmuştur.
DUA
Ey yolunu sapanlara doğru yolu gösteren, ey günah işleyenlere de merhamet eden,ey sürçenlerin yanılgı ve hatâlarını affeden Allah'ım! Büyük badire içinde bulunan bu kullarına acı. Müslümanların hepsine, tümüne de acı onları doğru yoldan ayırma hakla batılı ayırtetmelerini nasip et Peygamberimiz (Sallallahü Aleyhi Vesellemle) komşu olmayı nasip et.Âmîn... Âmîn... Âmîn...
BİR SÖZ " Doğruluk, can vermektir. Kendinize gelin de bu hususta ileri geçin. Kur’ân’dan “Erler vardır ki Allah’la ettikleri ahdi bozmadılar, ahitlerine doğrulukla sarıldılar” âyetini okuyun! "Hz. Mevlâna Muhammed Celaleddin-i Rûmî (k.s.)
Kocasının çok hasta olduğunu,çalışamaz duruma düştüğünü ve yedi çocuğu ile birlikte aç kaldıklarını ve yiyeceğe ihtiyaçları olduğunu söyler. Manav ona ters bir şekilde bakarak derhal dükkanını terk etmesini ister.Kadın ailesinin ihtiyaçlarını düşünerek: - 'Lütfen efendim' der. 'paramız olur olmaz getirip borcumu ödeyeceğim.' Manav kendisine bir kredi açamayacağını çünkü onun eski müşterisi olmadığını,kendisinde bir hesabının bulunmadığını söyler. O sırada dükkanın dışında bekleyen bir müşteri ikisinin arasında devam eden bu konuşmayı dinlemektedir.İçeriye girerek manava yaklaşır ve: 'ben o kadının almak istediklerine kefilim' der. 'ailesinin ihtiyacı olan şeyleri ona ver.' Bunun üzerine manav çok isteksiz bir şekilde kadına döner ve 'bir alışveriş listen var mıydı? Diye sorar.Kadın 'evet efendim' der. 'tamam' der manav. 'şimdi onu terazinin şu kefesine koy,onun ağırlığınca diğer kefeye istediklerinden koyacağım' Kadın bir an duraklar,sonra başını önüne eğer ve çantasını açarak üzerine bir şeyler karalanmış bir kağıt parçasını çıkartır ve manavın kendisine gösterdiği kefeye özenle bırakırken başı hala öne eğiktir. Manavın ve diğer müşterinin gözleri terazinin kefesine dikilirken hayretle büyümüştür.Manav müşteriye dönerek,kısık bir sesle 'inanamıyorum' der.İnanılacak gibi değildir. Müşteri manava gülerken manav çoktan diğer kefeye eline geçeni doldurmaya başlamıştır ama nafile,diğer kefeyi yerinden bile kıpırdatamamıştır. Terazinin kefesi artık üzerindekileri alamayacak kadar doldurduğunda çaresiz hepsini bir torbaya doldurarak kadına verir.Şaşkınlıkla üzerinde bir şeyler çiziktirilmiş kağıdı eline alır ve okur.Bir de bakar ki orda bir alışveriş listesi yoktur.Sadece bir dua yazılıdır.
ALLAH'IM
'Neye ihtiyacım olduğunu ancak sen bilirsin Kendimi senin ellerine teslim ediyorum.' Manav taş gibi bir sessizliğe bürünmüştür.Kadın kendisine teşekkür ederek dükkandan ayrılır.Müşteri manavın eline bir miktar para tutuştururken 'her kuruşuna değdi' der.Daha sonra manav terazisinin kefelerinin kırılmış olduğunu görür. Bizim için hiçbir bedeli,masrafı ve karşılığı olmayan,güzel bir hediyedir.
DUA
Dünyaca ünlü Türk cerrahı Dr Mehmet Öz; 'Dua etmek insani iyileştirir. Ben inançlı biriyim. Her ameliyatımda mutlaka dua ederim. Bence duanın meditasyon, şifa gibi, iyileştirici özelliği var. Ameliyat sonrası hastalarıma da mutlaka dua ettiriyorum. Bunun sağlıklarına çabuk kavuşmalarında müthiş bir etkisi var' diyor.
DUA
Dindar insanların kalp hastalığı ve kanserden ölme ihtimali yüzde 40 daha az. Dindarlar daha seyrek depresyon yaşıyor, depresyona girince de daha çabuk düzeliyorlar. Güne dua etmekle başlamak, tansiyonun düşmesine yardımcı oluyor.
ALLAHIM BİZLERİ SENİN KULLUĞUNDAN ALI KOYACAK HERŞEYDEN UZAK TUT...
DUA VE TESLİMİYETİ NASİP ET ...
AMİN
[/size]
MAKALE - 27 MAYIS ve 12 EYLÜL
Şimdi Türkiye’de ortak bir görüş var. Hemen herkes 1980 Anayasamızın ortadan kaldırılmasını istiyor. Niçin? “Çünkü 1980 Anayasası, 12 Eylül askerî darbesinin hazırlattığı bir Anayasadır ve çeşitli konularda, kısıtlayıcı özellikleri vardır da ondan!” Peki 1980 Anayasası, askerî bir darbenin anayasasıdır da 1961 Anayasası, tamamen sivil bir iradenin mi eseridir? Hayır! Dün, 27 Mayıs isyanından “İhtilâl veya Devrim” diye bahsedenler, bugün 12 Eylül harekâtını neden askerî bir darbe olarak karalıyorlar? Bunun iki önemli sebebi var: 1- 27 Mayıs isyancıları sadece Demokrat Partiyi kapatmışlardı. Yurdumuzun hemen her noktasında, sadece Demokrat Partiye oy veren vatandaşların üzerine; “Kuyruklar! Gericiler! Hainler!” diye yürümüşlerdi. 2- Bu kişiler ve çevreler, 12 Eylül darbesinin bütün siyasî partilerimizi kapatmasına şaşırıp kaldılar. İğnenin ucu kendilerine dokunduğu için 12 Eylül isyanından askerî darbe diye bahsetmeye başladılar... 27 Mayıs ayaklanmasının önde gelen isimlerinden Alparslan Türkeş’in yazılı bir açıklaması var. Türkeş diyor ki: “En iyi bir askerî idare, en kötü bir sivil idareden daha kötüdür!” Doğru! Doğru! Doğru! Ben yedek subaylığımı 1961-1963 yılları arasında Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında yaptım. Talat Aydemir’in 22 Şubat ayaklanması bastırıldıktan sonra Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, Muhafız Alayı Gazinosunda, isyana katılan subayların önünde yeminlerle şöyle konuşmuştu: “Bazı subay arkadaşlarım sanıyorlar ki, devlet idaresi kolaydır. 27 Mayıstan önce biz de öyle sanıyorduk. Gelip gördükten sonra anladık ki, devlet idaresi çok zordur. Vallahi de, billahi de çok zordur arkadaşlar yapmayın!..”Yavuz Bülent Bakiler Türkiye Gazetesi 02.06.2009
Bediüzzaman'dan VECİZE SÖZLER. ***** Hastaların kalbini hoşnud etmek, teselli vermek, mühim bir sadaka hükmüne geçer. Lem'alar - 214 *****
Hakikat Damlaları
*** İnsan nefsiyle hesaplaşırken –ye’se düşmemek şartıyla– kendini yerden yere vurmalı fakat başkaları hakkında hep hüsn-ü zanda bulunmalıdır. ***
Yemek : Paça Çorbası, Biber dolması, Ayran, Şekerpare
HiRaNuR
Site Yöneticisi
Ruh Hali : Lakap : AyNuRRep Gücü : 1000165 Nerden : istanbul
Konu: Geri: 27-MAYIS-2010-PERŞEMBE Perş. Mayıs 27, 2010 10:29 am