Resulullah Efendimiz, Muaz bin Cebel’i Yemen’e gönderirken beraberinde çıkıp ona bazı tavsiyelerde bulundu. Sonra dönüp Medine’ye yöneldi ve şöyle buyurdu: “İnsanların bana en yakın olanları, takva sahipleridir.”
Resulullah Efendimizin bununla şunu işaret ettiği bildirilmiştir: Onun dostluğuna ancak iman ve salih amelle ulaşılır. Yakın dahi olsa neseble ulaşılmaz. O halde kimin imanı ve ameli daha kâmil ise onun Resulullaha olan dostluğu da o oranda kuvvetli olur. Bu mana bir şiirle şöyle ifade edilmiştir: “Ömrüne yemin olsun ki! Kıymeti ancak dini iledir insanın/Öyle ise soya sopa güvenip de takvayı terk etme/Zira İslam yükseltti derecesini Farisî Selman’ın/Ebu Leheb’i ise alçaltan şirktir bunda şüphe etme!”
Eba Yezid‘den nakledilmiştir ki: Müritlerinden biri arkasında yürürken onun adımlarını takip ediyor ve bastığı yere basıyordu. Eba Yezid ona dönüp: “Allaha yemin ederim şayet Eba Yezid’in cildini bile soyup vücuduna giydirsen onun amelinin aynısını yapmadıkça onun mertebesine ulaşamazsın” dedi ve şu şiiri okudu: “Nefsine ne oluyor senin. Elbisesi kirlerden yıkanmışken, kendisini kirletmene razı oluyor. Yollarında yürümediğin halde kurtuluş ümid edersin. Oysa kuru yerde gemi yürümüyor.”
İmam Nevevi buyurdu ki: Ameli kendisini geri bırakan kimse dünyada şerefli ve soylu biri dahi olsa nesebi onu Cennete götüremez. İtaatle amel eden kişi Habeşli bir köle, amel etmeyen de Kureyşli ve şerefli dahi olsa amel eden kimse amel etmeyen kimseye tercih edilir. Allahü teâla buyuruyor ki: “Allah nezdinde en hayırlınız en müttekî olanınızdır.” (Hucurat: 13)
İslam büyükleri ahirette geçerli olanın amel olduğunu şu üç madde ile özetlemişlerdir:
1-Allahü tealanın nezdinde şeref ve yüksek derecelere nail olmak ve kıyamet gününde kurtuluşa ermek, takva ve Allahın razı olduğu salih amelleri işlemekle mümkün olur.
2- İnsanın soyu ve nesebinin şerefi ancak dünyada ve dünya ehli yanında fayda verebilir.
3- Atalarının üstünlükleri ile övünmek İslam dışı cahiliye adetlerinden olup caiz değildir.
Mehmet Oruç