Çocuklarınıza yaz tatilinde Osmanlıca öğretin!
Birkaç gün sonra okullar kapanacak. Çocuklarımız şimdiden tatil planlarını yapmış olmalılar. Bu dönem zarfında çalışma planları yapanlar da var hiç şüphesiz.
'Yaz tatili' ifadesi yalnızca Milli Eğitim Bakanlığı'nın müfredat terminolojisinde karşılığı olan bir kelime. Oysa biz bütün millet olarak onu gerçekten bir tatil (atalet, miskinlik, durağanlık, hareketsizlik vs.) olarak algılamaya hevesliyiz. Çocuklarımızın da dört aylık koca bir zaman dilimini haylazlık ederek geçirmelerine maalesef göz yumuyoruz. Halbuki bu başıboşluktan onlar da memnun değiller, ataletten çocuklarımız ve gençlerimiz de şikayetçi.
Bazı anne babalar durumun farkındalar. Okulların kapandığı günden itibaren çocuklarının geleceği için bir plan yapıyorlar ve çok isabetli bir kararla çocukları ya bir dershane kursuna, ya bir sanat atölyesine ya da bir zenaat mesaisine yönlendiriyorlar. Benim size tavsiye edeceğim kurs ise bunlardan biraz farklı olacak. Gerçi bu kurs gençlerimize ve çocuklarımıza para kazandırmayacak, dersleriyle alakalı bilgiler de kazandırmayacak; ama emin olunuz bu kurs onlara koskoca bir kimlik kazandıracak. Onun için bence siz bu yaz çocuklarınızı atalarının dilini öğrenebilecekleri bir Osmanlıca kursuna gönderiniz. Üstelik bu kurs bir yabancı dil gibi iki sene, SBS veya ÖSS gibi kurlar yahut dönemler boyu sürmez. Dört aylık yaz mevsiminde öğrenilip bitirilir.
Bu söylediklerimden dolayı bazı çevrelerin şimdi beni gericilikle suçlayacaklarını biliyorum. Olsun. Belki buradan yola çıkarak onlar da çocuklarını Batı dillerinden birini öğrenmek üzere bir kursa yazdırmakta acele ederler. Zira ben herkesin bir yabancı dili, özellikle de İngilizceyi iyi öğrenmesinden yanayım. Türkçe bilinci ayrı, yabancı dil öğrenip dünya vatandaşı olmak ayrıdır çünkü. Gel gelelim bir Türk çocuğunun Osmanlıca bilmeden yaşaması, bana göre, eksik yaşamak sayılır. Yabancı dil insanı çoğaltır ama atalarının dilini bilmek insanı tamamlar. Bu bakımdan Osmanlı Türkçesi'ni bilmek, aydın olmanın da gereklerinden biridir. Eski harfleri öğrenen insan hemen örümcek kafalı olmayacağı gibi artık toplumun pek çok kesimi Osmanlıca Türkçesi'ni bilmenin zaruretinden bahsetmektedir. Buna rağmen öğrenmemekte ve çocuklarına öğretmemekte direnenler maalesef çoğunluktadır. Üstelik onlar bunu modernlik adına yapmaktadırlar. Neyse ki ben bunlara fazla önem vermiyorum. Çünkü onlara göre modern insan böyle geri fikirlerle uğraşmamalıdır. Çünkü onlara göre modern olan şey herkese parmak ısırtmalıdır. Mesela sorsanız, mânâsı olmayan hezeyanlar modern şiir, anlaşılmazlığı ön planda olan ruhsuz yapıt modern sanat, iki kere iki yedi eder saçmalığı modern matematik, "Bir şey mademki güzeldir, o halde çirkinin zıddı değildir!" önermesi modern mantık, internetteki -ki tam bir bilgi çöplüğüdür- okuduğu bir yorum üzerine atalarına sövmek modern tarih, slogan edinmeyi bilgi edinmeye yeğleyen uçuk çocuklar da modern gençliktir.
İsterseniz şimdi o modern gençliği yetiştiren ebeveynler üzerine bir mizansen uyduralım: Bir anne olarak okulların kapandığının ertesi günü kızınızı İngilizce kursuna başlattınız diyelim. Sağdaki komşunuzun hanımı soldakiyle şöyle konuşuyor olacak:
- Huuu! Komşu!.. Vallahi kıskandım şu kadını!.. Kızını İngilizce kursuna yazdırmış. Hem de hiç vakit kaybetmeden!.. Canım işte böyle olmalı insan.
- Doğru dersin komşu!.. Çocuklarımızın geleceğini keşke biz de böyle planlayabilseydik! Ama nerde gezer, babası ilgilenmiyor ki. Ayol benim de zamanım yok.
- Vallahi gidip şu kadını tebrik edesim geliyor ama...
Şimdi mizansende küçük bir değişiklik yapalım ve siz okulların kapandığının ertesi günü kızınızı Osmanlıca kursuna başlatmış olun. Bu sefer de sağdaki komşunuzun hanımı soldakiyle şöyle konuşuyor olacaktır:
- Huuu! Komşu!.. Vallahi insan sinir oluyor canım!.. Şu yan komşudan bahsediyorum. Kızını Osmanlıca kursuna yazdırmış. Canım çocuk sekiz aydır zaten okula gidip geliyor, kafası yoruldu zavallının. Azıcık dinlense olmaz mı? Hem neymiş o bu çağda eski yazı falan!..
- Doğru dersin komşu!.. Çocuğun kafasını örümcek fikirlerle dolduracak. Hiç de öyle geri kafalı birine benzemiyordu ama demek ki insanın alacası içinde...
- Şeytan diyor, kalk git, çocuğuna acımıyor musun diye hesap sor şu kadından...
- Aaah!.. Ah!.. Ne günlere kaldık!..
Evet!.. Maalesef ülkemizde durum budur ve siz sakın görüntüye aldanmayın. Çocuklarınızı Osmanlıca kursuna gönderin ve onlara bu yaz kendilerini hediye edin. Yoksa öz çocuğunuzu milli kütüphanesinde bulunan ana eserleri okumaktan mahrum ederek cahil bırakmış olacaksınız. Oysa siz onlara Osmanlıca öğreterek genlerini taşıdıkları büyük yazarların kapılarını açabilir ve uzaklarda unutup kaybettikleri güzelliklerle yeniden karşılaşmalarına imkan hazırlayabilirsiniz. Korkmayın, karşılaştıkları güzellikler onları geriye götürmeyecek, bilakis geleceğe yürürken daha emin adımlarla ve kendilerine güvenle yürümeyi öğretecek. Kendi dillerinin, kültürlerinin, medeniyet zenginliklerinin farkına varmalarını sağlayacak. Yüzlerine gülümsemeler gelecek, gönüllerine asil renkler ve desenler yansıyacak.
Çocuklarınıza Osmanlıca öğretmekten gocunmayın artık. Yıllardan kaçtayız Allah aşkına?!..
İskender Pala - Zaman