Kuruyarak dökülmüş bir ağaç yaprağıdır gazel ve Gazze: köklerinden sökülmek istenen bir ağaçtır kalbimizden. "Öldürmeyeceksin" emrine itaatsizliğin şahididir Gazze. Eşref-i mahlûk olanın esfel-i sâfilinle imtihanıdır bu. Ve yeniden sorguluyor akıl:
"toprak nasıl döner insana / ve nasıl düşer toprağa insan" .
Medeniyetler ortasında sıkışıp kalan bir masumiyet ve medeniyetlerin seyirci kaldığı bir vahşetti bu. Vicdanın kelimelere dökemediği kadar ağır bir suçluluk duygusu... Oralarda bir yerde masumiyetin kan ve gözyaşını unuttuk ey insanlık. Yıllarca zulme isyan edilirken nisyana daldık. Bu yalan dünya ile, sefa ile iştigal ederken biz hakkaniyetimiz işgal edildi. Tınmadık. İmtihanımızın Gazze sorusundan sınıfta kaldık. Tefekkür etmediğimizden midir tarihin tekerrür edişi? Acının coğrafyasında, işte orda yine doğu yine Ortadoğu var. Yine yeniden öldürülüşünü seyret insanlık.
İşte tam buraya, cümlelerin kelimelerin ve harflerin arasına Gazzeli bir çocuğun oyuncağına koşarken yitirdiği güzelliği paramparça bir yüzle gelip düşüyor. Ardından bir annenin çığlığı gelip tutuyor parmaklarından. Kana bulanmış, gözyaşına kanmış ve âh ile dolmuş kelimeler kalıyor geriye. Bir çocuk, bir çocuk daha "işte insanlık" diye diye asla indirilemeyecek bir bayrak dikiyor vicdan ağacımıza.
O çocuklar ki masum o çocuklar ki bilemezdiler büyük bombaların küçük bedenlere olan açlığını. Karanlığa boğdular şehirleri; bombalarla aydınlattılar. O çocuklar yıldızlara bakar gibi baktılar bombalara. Yıldız değildi gökte kayan ve gelip paramparça savuran. Çok mu farkı olacaktı onlar için orantılı bir gücün. Çocuklar ki her savaşa önde girerler. Babasız kalmakla eşdeğerdir her çocuğun ölümü, annesiz ve kardeşsiz kalmakla eşdeğerdir. Salıncakta sallanan o bedenler havaya uçtu şimdi. Bir imdat demeye zaman bırakmadılar. Her yürekte kan... Akan akan akan...
Ateş kesilse bile o çocuklar görmedi. O yüreği bir çığlıkla kesilen anneler ki ölüme değil sonsuzluğa baktılar. Direnişin sabahına tutundu salâ ve bir kez daha sırtını dünyaya, yüzünü şehit kardeşine döndü Hanzala.
Haydi şimdi cenazeni kaldır!
Mehmet Şamil