Orijinal bir modeliniz var
İslamiyet'e bağlı yaşayan Osmanlı atalarımız, insan hakları açısından İslamiyet'in ortaya koyduğu güzellikleri "Kanunnameler" ile ortaya koyarak, kendilerini kendi konumları ile bağlamış, insan onuruna ve haklarına daima saygılı olmuşlardır.
Türkiye'den gelmiş eğitim gönüllülerinin açtıkları "Şarkiyat Liseleri"ne, İslami dersler de verilmesine rağmen Ortodokslar çocuklarını göndermekten çekinmemiş ve "Çocuklarınızın Müslüman olmasından korkmuyor musunuz?" diyenlere, "Onların dedeleri ellerinde kılıç olduğu halde bizim atalarımızı Müslüman olmaya zorlamadılar da, şimdi ellerinde kalem olan onların torunları bizim çocuklarımızı mı İslamiyet'e zorlayacaklar?!." demişlerdir.
Eğitim gönüllüsü Cemal öğretmene, Arnavutluk-Korçe şehri Belediye Başkanı Niko Peleshi bir Ortodoks olarak şunları anlatıyor:
"Bilindiği üzere, Korçe Yunanistan sınırına 33 km yakınlıkta bir şehirdir. Arnavutluk'un güneydoğusunda bulunmaktadır. Bu şehri Osmanlı komutanlarından İlyas Mirahori Bey kurmuştur. Komutanlıktan sonra padişahın izniyle bu bölgeye gelip imar hareketlerine başlamıştır. Önce bir câmi yaptırmış sonra câmi çevresinde insanların gelip yerleşmesini istemiştir. İmara açılan bu bölgeye dağlardan insanlar inip buralara yerleşerek şehri kurmuşlardır. İlyas Bey bu şehrin ilk vâlisi olmuştur. Korçe'nin Osmanlılar tarafından konulan ismi Görice'dir. Ben Ortodoks'um ama İslamiyet'e yabancı değilim... Bir gerçek var ki, Arnavutluk'un yüzde 70'i Müslüman'dır. Komünizm dönemi bittikten sonra herkes kendi dinini öğrenmeye çalışıyor. Müslümanların da öğrenmeye hakkı var. Bilhassa gençlerin... Ama bu ülkenin Müslümanlarının çocukları, ilk zamanlar Türkiye'den başka diğer İslam ülkelerine gidip dinlerini öğrenmeye çalıştılar. Fakat oralarda okuyup dönerlerken, İslamiyet'in ruhunda olan hoşgörüden uzak, radikal bir anlayışla geldiler. Aslında İslam dini, onları birleştirici yapması gerekirken onlar, ayrıştırıcı yorumların tesiri ile olumsuz bir hâl sergilediler. Geriye tarihe dönersek, Arnavut Müslümanları, İslamiyet'i Osmanlılardan öğrendiler. Bu anlayış, yumuşak bir anlayıştı. Ama İslamiyet adına dışarıdan gelen radikal anlayış Arnavut halkının ruhuna aykırı geldi. Onun için çocuklarını Türkiye'ye göndermeye başladı. Uygun olan bu idi. Ama daha uygunu, sizler, burada Şarkiyat Liseleri'nde (imam-hatip okulları) İslamiyet'i o yumuşak güzelliğiyle, hiç Türkiye'ye götürmeden, kendi kültür ortamlarından koparmadan öğretiyor ve en uygun şekilde bir İslamî model sergiliyorsunuz. Arnavut gençlerin kendi tabii ortamlarında köklerine bağlı olarak yetişmeleri, ülkemiz için daha hoş oluyor..."
"Ayrıca siz çoğunluğu Müslüman olan halkın, zayıf kalmış eğitim müesseselerine destek verdiğiniz gibi, burada, Korçe'de açtığınız eğitim müesseselerinizin yanındaki câmi ve konferans salonu ile çok önemli bir misyon edâ ediyorsunuz. Gerçekten konferans salonunuzun bu teknik altyapısı çok mükemmel... Şehirde böyle bir modern donanımda başka bir konferans salonu yok. Müsaade ederseniz, belediye başkanı olarak ben arkadaşlarımla bazı toplantılarımızı burada yapmak istiyorum. Hem de bu münasebetle herkes bu güzel eğitim yuvasını daha yakından görmüş ve tanımış olur."
"Ben zaman zaman Tevrat ve İncil'de geçen kıssaları Kur'an'dakilerle mukayese ederek beraber mütalaa ediyorum, Kur'an'ın anlatışını daha mantıklı ve makul buluyorum."
Başkan Niko Peleshi'nin işaret ettiği gibi Osmanlı atalarımızın, diğer milletlere ve dinlerine olan güzel tavırlarının ve onların haklarına ve onurlarına insana yakışır şekildeki saygılarının neticesidir ki, dünyanın her yerinde milletimize karşı bir hüsn-i kabul var. O şuuraltlarında bir hazine gibi duran krediler insanlarımızın önlerini açacak inşaallah.
03 Ocak 2010, Pazar
Abdullah Aymaz
zaman