Hocanın bir gün subaşıya işi düşmüş. Adam haraç ve rüşvet yiyen biriymiş. Hoca fakir, ne yapsın. Bir çömleğe toprak doldurmuş ve üstüne bal sıvamış. Gitmiş işini görmüş, ilamını almış, memnun. Ertesi gün kapısında bir adam bitmiş: - "Hoca demiş, subaşı ilamda bir kusur etmiş. Geri istiyor..." Hoca yutar mı: - "Kusura bakmasın evlat", demiş. "Kusur ilamda değil çömlekteydi."
Bir gün Nasreddin Hoca eve doğru yürüyormuş, bir arkadaşı arkadan seslenmiş "aman hoca gördün mü biraz önce geçen helva kazanı ağzına kadar doluydu". Hoca istifini bozmadan "bana ne" demiş. Arkadaşı, "ama hoca helva kazanı sizin eve gidiyordu, buna ne dersin?" demiş; hoca yine istifini bozmadan "o zaman sana ne?" demiş.
Bir gün Hoca, yol üstü bir hana inmiş. Han Nuh Nebi'den kalma bir yer.. Her tarafı delik deşik; adeta çökmeye ramak kalmış. Hoca'nın yüreğine bir korkudur düşmüş ama, ne desin? Nihayet bir söz arasında: - "Yahu, bu senin tavan da ne kadar gıcırdıyor, beşik mübarek!" diyecek olmuş ama, hancı baba hiç oralı olmamış; sözü şakaya boğarak: - "Ağzını hayra aç Hoca, bu gıcırtı beşik gıcırtısı değil; tavan tahtaları Hakka tesbih çekiyor!" demiş. Hoca'nın közü küllenir mi? Gözlerini hancının gözüne dikerek: - "Peki ama", demiş; "ya bu tavan boyle tesbih çeke çeke aşka gelip de secdeye kapanırsa, bizim halimiz nice olacak?"
ESEGIN BASI NEREDE? Bir gun Hoca'nin eseginin yularini calmislar. Hoca, saga bakmis, sola bakmis, kimseleri gorememis, sormus, sorusturmus, bir cevap alamamis. Çaresiz hayvanin kulagindan tutarak evine getirmis. Bi gun sonra, yolda yuyurken, eseginin yularini baska bir esegin boynunda gormus: "Allah allah demis, bu esegin basindaki yular bizim ama, esegin basi nerede?"
- A Hoca! Geçende karın öldü, ağlamadın. Bir eşek için ağlamak sana yakışır mı?
- Nasıl ağlamam! Karım ölünce eş, dost hepiniz etrafımı aldınız, üzülme biz sana daha iyisini buluruz dediniz. Ama biri çıkıp da; Hoca ağlama, sana daha iyi bir eşek alırız demedi!!!
Acemi Bülbül Hocanın canı meyve ister dalar birinin bahçesine. Ağaca çıkar ne bulursa atıştırır. Bahçenin sahibi gelir, "ne yapıyorsun benim ağacımda" der. Hoca ben bülbülüm der. Adam: "hadi ötte bir görelim". Hoca ağzını büzerek bir takım sesler çıkarır. Adam kahka atar: "hiç böyle bülbül olurmu" der. Hoca: "bülbülün acemisi böyle öter" der.
ADAM OLMANIN YOLU Bir gun hocanin bulundugu bir sohbette sormuslar: "Hocam, adam olmanin yolu nedir?" Hoca dusunceli dusunceli, basini bir o yana bir bu yana sallayarak "Soyleyen olursa dinlemeli, dinleyen olursa soylemeli" demis.
Denge Bozulur Bir gün Nasreddin Hoca dışarıda beklerken bir arkadaşı gelip Hocaya sormuş. "Hoca,niçin şu adamların bazıları Doğu tarafa,bazıları ise Batı tarafa gidiyor." Hoca cevap vermiş."Bu çok iyi. Eğer adamların hepsi bir tarafa giderse , o zaman Yerin dengesi bozulur ."
Konya İle Akşehir Havası Bir gün,nasrettin hoca,konya'ya gitmiş. Camide vaaz verirken: -ey müslümanlar demiş,sizin kentinizin havasıyla bizim akşehir'in havası birdir. Vaazı dinleyenlerden biri: -nereden biliyorsun hoca'm?diye sormuş. Nasrettin hoca: -akşehir'de ne kadar yıldız varsa,konya' da da o kadar var, yanıtını vermiş.
Ay Alıp Satmıyorum Nasrettin hoca bir gün pazara gitmiş dolaşıyor, hem de şöyle bir fiyatları yokluyor. Ahaliden birisi de yanına sokulup soruyor : - Hocam bugün ay kaç acaba...? Hoca gayet sakin: - Valla bilmem evladım uzun zamandır ay alıp satmıyorum
ALIŞ VERİŞ Nasreddin Hoca bir gün heybe almak için pazara gider. Güzel bir heybe görüp pazarcı ile pazarlık yapar ve 1 akçeye anlaşırlar. Tam oradan ayrılacaktır ki daha güzel bir heybe dikkatini çeker: - Kaç akçe şu heybe muhterem? - 2 akçe hocam. - Aldım gitti, diyen hoca elindekini bırakır ve onu alıp tam gidecekken pazarcı seslenir: - Hocam. Bu heybe 2 akçe. Sen 1 akçe verdin. Hoca sinirlenir: - Bre cahil adam! Sana önce 1 akçe verdim. Sonra da 1 akçelik heybe bıraktım! İkisi eder 2 akçe. Daha benden neyin parasını istersin!