Her hususta alemin ulusu O'dur. Her dertlinin derdine derman, her hastanın gönlüne merhem olan yine O'dur...
Bir taş parçası bile, O'nun yüzünden yüceliğe erdi. Ay, parmağının bir işaretiyle ayrıldı; güneş batmışken bir emriyle tekrar doğdu. Mucize parmaklarından susuz kalan ümmete çeşmeler akıttı. Bir hurma kütüğünü bile iştiyakla inletti...
Toprak, O'nun için lütuflara uğradı. Âlem, O'nun saçlarıyla misk kokularına büründü...
İki omzunun arasında güneş gibi apaçık peygamberlik mührü vardı.
O ki, eskimeyen bir tek yeni... O ki, solmayan bir tek renk...
Ebedi olan şeriat, O'nun şeriatıdır. Âlemlerin rabbi, ebede kadar iki cihan sultanlığını O'na vermiştir...
O, miraç sahibi, kâinatın büyüğü, peygamberlerin sonuncusu, zat-ı bir güneş olan peygamberdir.
Aziz ve Celil olan Allah, Arş ile Kürsi'yi O'nun nurundan yarattı...
O, bütün âlemlere hidayet ve rahmet olarak gönderilmiştir. Bütün dinlerin üstünde ilahi hüküm ve fermanları bildiren
"Hatemünnebiyyin" dir.