Bugün hastalıkların birçok sebebinin aşırı kilo olduğu biliniyor. Tasavvuf kitaplarında ise az yemenin önemi anlatılmakta ve insanlar az yemeye teşvik edilmektedir.
Dengesiz beslenme, aşırı yemek yeme beraberinde şişmanlığı getiriyor. Batı ülkelerinde sıkça rastlanan kilo sorunu artık Türkiye’nin de bir problemi. Obezite (aşırı kilo) birçok hastalığa davetiye çıkarmakta ve doktorlar hastalarından ilk iş olarak kilo vermelerini istemektedir. Halbuki dinimizde dengeli beslenmenin önemi anlatılmakta, aşırı yemek yemenin zararları ifade edilmektedir. Tasavvuf kitaplarında az yemek yiyen kişinin hafızasının güçleneceği, anlama ve kavrama yeteneğinde hızlılık ve genişleme meydana geleceği belirtilmektedir. Yine, “Tok olan kişinin beyni sarhoşmuş gibi düşünmesinde yavaşlama olur. Açlıkta kalp nurlanır, hoşluk ve hafiflik meydana gelir.” denilmektedir.
İbrahim Hakkı Hazretleri’ne göre çok yemek yiyince kan mideye hücum ettiğinden kalbin yükü artar ve sıkışır. Kalp midenin üstünde onun kapağı gibidir. Tok mide ise kaynayan bir tencere gibidir ve onun buharı kalbi üzer.
İmam Gazali, “Midesini aç bırakanın zekâsı açılır ve düşüncesi ilerler.” demiştir.
Yahya bin Muaz’a göre “çok yiyen kişiler tez ölmektedirler.”
Allah’ı anmaktan, O’na dua etmekten zevk duyacak bir kalp rikkat sahibi kalp demektir. Bu özelliği kazanmanın yolu da az yemekten geçmektedir. Ebu Süleyman Dârâni, “Benim ibadetten en çok tat aldığım ânım, karnımın sırtıma yapışacak derecede aç olduğu zamandır.” demiştir.
Kalp katılığı, şehvete düşkünlük, kulluk yapmaya isteksizlik hep fazla yemenin eserlerindendir.
İbrahim bin Ethem, belki gece ibadetine kalkmayı kolaylaştırması sebebiyle, özellikle akşam yemeğinde terk edilen ve azaltılan her helâlin nefse karşı cihat olduğunu söylemiştir.
alıntı