Eûzü Billahi Mine'ş-şeytani'r-racim
- Bu ya da istiaze sözlükte; iltica etmek, birine bağlı kalmak, sığınmak yardım dilemek anlamlarına gelir.
Rabbimizin Kuran okuyacaklara: “Kur’ân okumak istediğin zaman önce o kovulmuş şeytandan Allah (celle celaluhu)’a sığın.” (Nahl suresi 98) “Euzü billahi mineşşeytanirracim de.” Yüce emrinin farz, vacip ya da mendup mu olduğu tartışılabilir.
Bize bu ayetin hükmünden çok, Kuran okumaya niçin bu ayetle başlandığı dikkat çekici gelmektedir. Bu bakış açısıyla ayete yaklaştığımızda karşımıza engin ufuklar ve çok derinlerde kalmış kıymetli hazinelerin parıltıları çıkmaktadır.
“Euzü billahi mineşşeytanirracim” çok kısa bir dua cümlesi olmasının yanı sıra Kuranı Kerim’i ve içindekileri kuşatan bir cümledir. Belki de kula göre Allah (celle celaluhu)’ın, insanın ve şeytanın konumlarını en güzel açıklayan bir tanımlamadır.
Halkımız “euzu“yu yalnız kullanmaz. “Euzübesmele” der ki bu çok yerinde bir ifadedir. Euzü ile besmele kardeş gibidirler. Besmelesiz Euzü olmaz. Her şeyin başı “Euzü billahi mineşşeytanirracim - Bismillahirrahmanirrahim” dir. Elbette sonunda da cennete girecek olanların ilk sözlerinden olan “Elhamdulillahirabbilalemin” diyebilmek en önemli beklentimizdir.
Euzübesmele bizim için bir alışkanlık ifadesi olabilir ancak “Euzü billahi mineşşeytanirracim” diyen kişinin durumunu biraz düşününce en az şunları görürüz:
Mümin kişi “Eûzü billahi” - Allah (celle celaluhu)a sığınırım derken, kendini bilmektedir. Yüce Allah (celle celaluhu)’a, bütün sıfat ve esmasına tam bir iman içindedir. Gönlü Allah (celle celaluhu)’a iman etmekle huzur bulmuştur. Peygamberi vasıflara sahip olmuştur. Tıpkı Allah (celle celaluhu)’ın yüce mucizelerini gösterdikten sonra kibirli Firavunu imana davet eden Musa (a.s) gibi. “Bırakın beni şunu öldüreyim” diye haykırıp gelen Firavun karşısında “... Hesap gününe inanmayan her kibirliden benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah (celle celaluhu)’a sığındım…” (Ğafir:27) dediği gibi eûzü demiştir. Tüm zamanların Firavunlarına ve Allah (celle celaluhu) düşmanlarına karşı Allah (celle celaluhu)’a sığınmıştır.
Kendisini Allah (celle celaluhu)’a iman ederek güvende hissetmektedir. Bütün korkularından Allah (celle celaluhu)’a sığınmaktadır. Yaratılışını psikolojik durumunu güç ve kudretinin sınırlarını bilmektedir. Varlığının yüce bir kudretin elinde olduğunu bilmektedir. Yine “Allah (celle celaluhu)’ım sana sığınıyorum” dediği zaman gizli düşmanlarının olduğunu da biliyor. İffetsizlerin namus düşmanlarının olduğunu da biliyor. Meryem iffetini korumak için nasıl “... İnni eûzü birrahmani minke..” - Senden Rahman olan Allah (celle celaluhu)’a sığınıyorum. Dediyse her devirde iffet ve namus abidesi bacılarım şeytanın dostlarına karşı öylece “Euzü billahi mineşşeytanirracim” dediğinin farkındadır.
Efendimize hitap eden: “Eğer şeytandan bir vesvese, bir gıcık gelirse hemen Allah (celle celaluhu)’a sığın.” (Araf:200) Ayeti gereğince düşmanlarını görünen; insan, hayvan vs. olduğu gibi; görünmeyen, cin taifesinden de olabileceğini biliyor. Düşmanlarının hepsini hakkın ve hakikatin karşıtı, Allah (celle celaluhu)’ın ve kendisinin karşıtı olarak niteleyip şeytan (haddi aşan) diye isimlendiriyor. Her türlü taşkınlardan haddi aşanlardan (Şeytanlardan) bir olan Allah (celle celaluhu)’a sığınıyor. “Euzü billahi mineşşeytanirracim” diyor.
İnanç açısından bakıldığında “Euzü billahi mineşşeytanirracim” diyen kişi; Kelimeyi şahadeti ve tevhidi okumuş gibi iman etmiş sayılır. Bu kişi Allah (celle celaluhu)’ın birliğini, gücünü ve kudretini kabul etmiş “Lahavle ve lâ kuvvete illa billâh” Allah (celle celaluhu)’ım güç ve kudret senindir demiştir.
Yüce Allah (celle celaluhu)’ı tek dua edilecek iltica edilecek sığınılacak varlık görmüştür. Şirkin bütün çeşitlerinden uzaklaşmıştır. Dualarını ve imdatlarını O’na yöneltmiştir. Mumlar yakarak, bezler bağlayarak; dilek ağaçlarına, fallara, gök cisimlerinin ve burçlarının tanrısal etkilerinin olduğuna inanarak imanını zedelememiştir.
Batıl inançlardan uzaklaşmış hayatın ve ölümün gerçek sahibinin Allah (celle celaluhu) olduğunu ilan etmiş, İbrahim Peygamber gibi, Musa Peygamber gibi ölümü pahasına zalimlere boyun eğmeyeceğini âlemlere rahmet olan Allah (celle celaluhu)’a yöneldiğini ilan etmiştir.
Darlıkta da bollukta da bir tek Allah (celle celaluhu)’a sığınmaktadır. Kul olarak “euzü” derken kendisiyle ilgili şunları da itiraf etmektedir. Güçsüzüm, acizim, korunmaya muhtacım, yardıma muhtacım. Heyecanlarıma, korkularıma, hâkim olamıyorum kendimi koruyamıyor ve kurtaramıyorum mutlaka yardım almalıyım demekte ve Allah (celle celaluhu)’ı sığınılacak yegâne liman kabul etmektedir. “vehüve meaküm eyne ma küntüm” Nerede olursanız olun o sizinle beraberdir. Ayetinin sırrına ermiştir. Şeytan saydığı iman ve iffet düşmanlarından hayal eseri bir şey bile dokunduğu vakit hemen durup düşünür, Allah (celle celaluhu)’a sığınmak gerektiğini hatırlarlar, hemen gözlerini dört açar, kendi hatalarının nerede olduğunu ve şeytanın hilesinin nereden geldiğini görür. Hemen yanlıştan sakınır ve bu bilinçle “Euzü billahi mineşşeytanirracim” der.
Alimlerden biri istiazeyi anlatırken öğrencisine;
- Şeytan sana hatalarını güzel gösterirse ne yaparsın? Demiş,
- O na karşı mücadele ederim, demiş.
- Tekrar vesvese verirse?
- Yine mücadele ederim, demiş.
Âlim kişi: Bu durum böyle uzar. Çözülmez, demiş.
Öğrencisine tekrar bir soru sormuş:
- Yolun bir koyun sürüsüne uğrasa ve çoban köpekleri sana saldırsa ne yaparsın?
- Onlara karşı mücadele ederim. Direnir ve gücümle karşı koyarım, demiş.
- Tekrar saldırırlarsa
- Tekrar mücadele ederim, demiş.
Alim kişi yine bu durum böyle uzar, kolay çözülmez demiş ve ilave etmiş; Sürünün sahibinden yardım istersen köpekleri senden uzaklaştırır. İşte “Euzü billahi mineşşeytanirracim” - Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah celle celaluhuya sığınırım demek böyle bir şeydir, demiş.
Allah celle celaluhudan müstağni olmak ve gönlünü başkasına bağlamak mümine yakışmaz. Biz müminler de inancımızın, ibadetimizin, ahlakımızın, milletimizin, ailemizin, dostluk ve kardeşliğimizin, parçalayıcılarına karşı “Euzü billahi mineşşeytanirracim” diyoruz.
Teffekkür dergisi.