Kelimelerin ağırlığı tek tek dilime çöktüğünde, kalemın emri ile yazmaya başladım. Söz nerde başlayacak nerde bitecek inanın bende bilmiyorum. Konuşan yüreğim mi yoksa nefsim mi onu da bilmiyorum.
Yüreğimle iyi geçiniyoruz da nefsim için aynı şeyleri söyleyemiyeceğim. Ey nefis nedir senden çektiğim. Sürekli bir şeyleri yapmam için bana emrediyorsun. Hep benden önce konuşuyor, kafamı karıştırıyorsun. Ne olur bu akşam bir defa olsun . Sükut lehçesini bu gece kullansan olmaz mı? Müsade edersen bu gece yüreğimle dertleşeceğim.
Gecenin demini aldığı şu saatlerde yüreğimi dinlemek istiyorum. Belki de yüreğimle helalleşmek istiyorum.
Aynı bedende yaşıyoruz. İyisiyle, kötüsüyle sen benim yüreğimsin. Sana çok çektirdim biliyorum. Arkası gelmeyen dertlerimi, sıkıntılarımı hep sana yükledim. Dağların bile çekmeye katlanmadığı nice yükün altına girdin de bana mısın demedin. Ayrılığın acısını, vuslatın sevincini hep seninle yaşadım.
Can dediklerim canımı yaktılar, alev olup sen yandın hep…
Yar dediklerim yaramı kanattıklarında, kan olup sen aktın her defasında…
Oysa küçücüktün. Küçük ve titrek… Çok hakkın geçti bana…
Benim en iyi arkadaşlarım; gece, gözyaşı ve yatağımdı. Biz bir araya geldiğimiz de halimize hep sen şahitlik ettin. Yolcu ettiğim bir günün ardından geceye sığındığımda sen vardın yanımda. Gece tüm şefkatiyle sardığında beni, kelamım hep gözyaşı oldu. Kelimelerin bile uyuduğu bir anda başka lisana ne hacetti ki. Muhabbetimiz esnasında dökülen her kelime yanağımı ıslatırken, ruhumu teselli etmek yatağıma düşerdi her defasında. Alnımdan öperken beni ‘’buda geçecek, aldırma gönül’’der teselli ederdi.
Oysa sonradan öğrendim. Benim dostlarla muhabbetim derdime derman, gönlüme ferman olurken sen çok acı çekiyormuşsun. Özür dilerim. Midesi yananın değil yüreği yananın ağladığını geç fark ettim. Ben derdime ağlıyordum, sen bana ağlıyordun. Ben günah ateşinde yanarken sen bana su oluyordun. Her canım yandığında sende benimle yanıyormuşsun. Bilemedim. Ne olur affet beni. Söz bundan sonra seni üzmeyeceğim. Sahibine layık bir yürek taşımaya söz veriyorum.
Gül bahçesi yetiştirmenin yolu bahçedeki tüm çirkinlikleri temizlemekten geçermiş. Yabani otlar , taşlar, dikenleri ayıklamaktan. Bende yüreğimin toprağına zarar veren tüm kirli duyguları temizlemekle işe başlayacağım. Rabbimin bu yürekte görmek istediği tüm duyguları yeşerteceğim. Fideleri inançla ekip, sabırla sulayacağım. Çiçek açmalarını tam bir tevekkül ile bekleyecek, acele etmeyeceğim. Dalında açan çiçek ne olursa olsun kanaat edeceğim. Ha kırmızı gül, ha beyaz karanfil…Söz itiraz etmeyeceğim.
Böylesi bir hal üzere yaşarsam inanıyorum ki seni eskisi kadar üzmeyeceğim. Hakkına girmekten Allah'a sığınırım .Bu bedende yaşadığımız sürede dost kalalım olmaz mı?
Unutma sen bana Rabbimin bir emanetisin. Ruhlar alemin de başlayıp, anne rahminde devam eden bir yolculuğun son durağındayız. Yarın ahiret de bana şahitlik edeceksin. O büyük huzura iki dost olarak çıkmaya ne dersin? Hakkını helal et yüreğim…
HiRaNuR
Site Yöneticisi
Ruh Hali : Lakap : AyNuRRep Gücü : 1000165 Nerden : istanbul
Konu: Geri: Hakkını helal et yüreğim… Paz Mart 07, 2010 9:49 pm
HaZaN
Site Yöneticisi
Ruh Hali : Lakap : HaZaNRep Gücü : 656
Konu: Geri: Hakkını helal et yüreğim… Perş. Mart 25, 2010 6:56 pm
Selsebil
Site Yöneticisi
Ruh Hali : Lakap : islamgezginleriRep Gücü : 1396 Nerden : Topraktan
Konu: Geri: Hakkını helal et yüreğim… Perş. Mart 25, 2010 8:38 pm
yitik sevda
Konu: Geri: Hakkını helal et yüreğim… Paz Mayıs 23, 2010 12:26 pm
Unutma sen bana Rabbimin bir emanetisin. Ruhlar alemin de başlayıp, anne rahminde devam eden bir yolculuğun son durağındayız. Yarın ahiret de bana şahitlik edeceksin. O büyük huzura iki dost olarak çıkmaya ne dersin? Hakkını helal et yüreğim…