Argüman yanlışı ise üniversiteye giriş sınavının bir avantaj değerlendirmesine konu edilmesidir. Sınav bir başarı sınavıdır ve kimin hangi kökenden geldiğine bakılmaksızın sadece öğrencinin başarısı esas alınmak zorundadır. Aksi takdirde üniversite başarılı olanların girdiği bir yer olmaktan çıkıp ait olduğu çevreyi esas alan bir değerlendirme ölçüsüzlüğüne yakalanmış olur.
Bunun da ilk vurduğu şey bilimin ta kendisidir. Çünkü bilim her şeyden önce bireysel başarı, zekâ ve beyinle yapılan bir faaliyettir. Bilim kendisine lazım olan beynin nereden geldiğine bakmaksızın çalışır. Kendisine lazım olan beyin yakınlarında yoksa bile uzaklara gider, bulur, ithal eder.
Osmanlı bunun adına devşirme demiş, beyne sahip olanın ne ırkına ne sınıfsal konumuna ne de dinine bakmış. İhtiyacı olan beyni bulduğu yerde kapmış. Asırlar süren başarısını da buna borçlu olmuş. Hiç kuşkunuz olmasın, yıkılışı da beyni değerlendirme ölçütlerini yitirmesiyle paralel olmuştur. 28 Şubat döneminde YÖK bütün enerjisini kendi avucunda bulduğu zengin beyin rezervlerini dışlamak için dünyanın en karmaşık sistemini geliştirmiştir. Bu dışlamadan beynin bir kısmı israf bir kısmı da göç etmiştir.
Katsayı ve Başörtüsü yasağı uygulamalarıyla 28 Şubat'çıların bu ülke için beyin ihtiyacı öngörmediklerini, damarlardaki kan ve sınıfsal kökeni daha çok önemsediklerini biliyorduk. Danıştay'ın son kararı da ne yazık ki Türkiye'nin beyne ihtiyacı olmadığını ilan eden akıl-dışı bir karar olmuştur.
Beyni bu kadar dışlamakla akıldan bu kadar uzak düşmek arasında bir ilişki yoktur diyebilir misiniz? samanyolu haber.
güller Gelişmiş üye
Ruh Hali : Lakap : güllerRep Gücü : 1693 Nerden : Dünya misafirhanesinde yolcu.
İZMİRİN KAVAKLARI ESER DELİ DELİ BİLMEM NE YAPMALI, ALIP BALTAYI KESMELİ,YADA RÜZGARI N YÖNÜNÜ AYARLAMALI.
CHP Genel Başkanı Deniz ******'ın CHP'lilerin, hiç kimsenin giyim-kuşamına müdahale hakkının olmadığı yönündeki açıklamalarına rağmen İzmir'de başörtüsüne yönelik belediye ilginç bir yasak uyguluyor. CHP'li İzmir Büyükşehir Belediyesi, kılık kıyafet yönetmeliklerini bahane ederek başörtülü fotoğrafla belediyeden kişiye özel elektronik öğrenci kartı almak için müracaat edenlere engel çıkardı. Belediyenin paso yasağına, toplumun birçok kesiminden tepki geldi. Belediyeye, "Otobüsler sınıf değil ortak kullanım alanıdır. Statükodan vazgeçilip özgürlükler genişletilsin" çağrısı yapıldı.
Toprak öyle bitip tükenmez, /dağlar öyle uzakta, sanki gidenler hiçbir zaman hiçbir menzile erişemeyecekti. Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle Ve onlar ayın altında dönen ilk tekerlekti. Ayın altında öküzler başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi ufacık kısacıktılar ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında ve ayakları altından akan toprak, toprak, ve topraktı. Gece aydınlık ve sıcak ve kağnılarda tahta yataklarında oyu mavi humbaralar çırılçıplaktı. Ve kadınlar birbirlerinden gizleyerek bakıyorlardı ayın altında geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine. Ve kadınlar bizim kadınlarımız: korkunç ve mübarek elleri ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yarimiz ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki ve kara sabana koşulan ve ağıllarda ışıltısında yere saplı bıçakların oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan kadınlar, bizim kadınlarımız şimdi ayın altında kağnıların ve hartuçların peşinde harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi aynı yürek ferahlığı, aynı yorgun alışkanlık içindeydiler. Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde ince boyunlu çocuklar uyuyordu. Ve ayın altında kağnılar yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru.
NAZIM HİKMET Şimdi buyrun yazıya:) 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ
"8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun" Kainatın en güzel diğer yarısıdır kadın Dünya döndükçe sonsuz semada güneştir kadın Üç şey güzeldir;para,su ve kadının sesi "Dünya Kadınlar Gününüz Kutlu ve Mutlu Olsun!.." Narin,güzel ve özeldir;kadınsız tad olmaz Tüm sevgilerin sembolü çiçektir;erkek böcektir Çiçek açar,gönüllere güzellik,neşe saçar "Dünya Kadınlar Gününüz Kutlu ve Mutlu Olsun!.." Kadının doğasında mevcuttur,ortam yönetmek Karanın ak yüzü kadındır;bu düzen tadındır Türban,kadın güzelliğini hapseden yasaktır "Dünya Kadınlar Gününüz Kutlu ve Mutlu Olsun!.." Her güzel kadınım diyen,yaşar özgür ve özel Kadın bir güneştir;karanlıktır güneşsiz dünya Kara çarşaf bir çöl modasısır;bize hiç uymaz "Dünya Kadınlar Gününüz Kutlu ve Mutlu Olsun!.." ******** Kararmış Güzel Bir Baş;Sıkmabaş Sımabaş ile yasaklanmasın en güzel kadın başı Kadın açık olarak haykırmalı;olmasın gözyaşı Türban özgürlük değil;resmen kara başlı bir yasaktır "Dünya Kadınlar Günü"nüz kutlu,mutlu ve güzel olsun Tüm inançlara eşit mesafede duruyor,****** Bir çöl yasasıdır,kara türban; her güzele yasaktır Dünyanın en güzeli kadındır,özgürlük baş adındır "Dünya Kadınlar Günü"nüz kutlu,mutlu ve güzel olsun
Hay/at sevgiden meydana gelmiştir,üzülsekte gerçekler böyle,hakikat olan lar hep görülmemiştir.Olsun bakam nasıl istenirse öyle hay/at olsun görene...Selamlar kardeşime...
güller Gelişmiş üye
Ruh Hali : Lakap : güllerRep Gücü : 1693 Nerden : Dünya misafirhanesinde yolcu.
Konu: Geri: Başörtü karikatürleri ,hüznün resme dökülüşü...... C.tesi Mayıs 15, 2010 10:52 am
BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI HUKUK AYIBI Hukukçu-yazar Sami Gören`le yeni çıkan kitabı `Türkiye`de İnsan Hakları, Sorunlar ve Çözüm Yolları` adlı kitabını ve insan haklarının dünyada ve Türkiye`de geldiği son noktayı konuştuk. Gören, insan hakları alanında yaşanan çifte standardın çok bariz Hukukçu-yazar Sami Gören`le yeni çıkan kitabı `Türkiye`de İnsan Hakları, Sorunlar ve Çözüm Yolları` adlı kitabını ve insan haklarının dünyada ve Türkiye`de geldiği son noktayı konuştuk. Gören, insan hakları alanında yaşanan çifte standardın çok bariz olduğunu ve bu konuda ahlaki sorumluluğun temel belirleyici konumda bulunduğunu kaydetti. Hukuk ve insan hakları konularında yayınlanan kitap ve makaleleri bulunan Sami Gören, değişik sivil toplum kuruluşlarında da görev alıyor. Sami Gören ile, yazdığı kitap çerçevesinde bütün yönleriyle `insan hakları`nı konuştuk. İNSAN HAKLARI KUL HAKKIDIR-Genel anlamda insan haklarından ne anlaşılır? `İnsan, Allah`ın yarattığı, akıl ve irade gibi iki büyük nimeti bahşettiği en mukaddes canlı, eşref?i mahlukat. Bu iki büyük nimet, insana Yaratan`a kul olma ve O`nun emrettiği doğrultuda yaşama özelliği kazandırır. İslam`da insan hakları kavramının karşılığı `kul hakkı` olup, muhtevası daha geniş, tarihi temelleri daha köklüdür. İnsan hakları kavramı Batı kaynaklı olup iki asırlık bir maziye sahiptir. Yaygın bir tabir olduğu için, insan hakları kavramı kullanılmaktadır. 1993 Viyana Bildirisi`nin 1/3. maddesine göre; `İnsan hakları ve temel hürriyetler, bütün insanların doğumla sahip oldukları haklardır. Bu hakların korunması ve geliştirilmesi hükümetlerin ilk sorumluluğudur.` İnsan hakları, anayasa ve kanunlarla ve 1948 Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, 1953 İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi vb. hukuk metinleri ile güvence altına alınmıştır. İNSAN HAKLARI EVRENSELDİR
-Dünyada kabul gören başlıca hak ve hürriyetler nelerdir? İnsan haklarının öznesi insandır. İnsanın, bedensel ? ruhsal, maddi ? manevi, ferdi ? sosyal boyutları insan hakları kavramının içindedir. Hukuki güvence altına alınan bu hak ve hürriyetleri şöyle sıralayabiliriz: Hayat hakkı, hürriyet ve kişi güvenliği hakkı, adil yargılanma hakkı, özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, konut hakkı, haberleşme hakkı, düşünce hürriyeti, din ve vicdan hürriyeti, basın hürriyeti, toplantı ve gösteri hürriyeti, dernek kurma ve üye olma hürriyeti, sendika kurma ve üye olma hürriyeti, mülkiyet hakkı, eğitim ve öğretim hakkı, bilim ve sanat hürriyeti, seçme ve seçilme hakkı, dilekçe hakkı, seyahat hürriyeti, ayrımcılık yapılması yasağı, işkence/zalimane ceza/insanlık dışı muamele/insanlık dışı ceza/aşağılayıcı muamele/aşağılayıcı ceza yasağı, hak arama hürriyeti, kamu hizmetlerine girme hakkı, çalışma hakkı, işsizliğe karşı korunma hakkı, adil ücret hakkı, sosyal güvenlik ile insan onuru ve kişiliğine uygun yaşama hakkı, anne ve çocuğa özel bakım ve yardım hakkı, tüketicinin korunması kuralı, kadın hakları, çocuk hakları, azınlık hakları. 1993 Viyana Bildirisi`nin 5/a maddesinde belirtildiği gibi, `Bütün insan hakları; evrenseldir, bölünmezdir, birbirine bağlıdır ve birbiriyle ilişkilidir.` Yine 1993 Viyana Bildirisi`nin 8. maddesinde açıkça belirtildiği gibi; `Demokrasi, kalkınma ve insan haklarına ve temel hürriyetlere saygı; birbirine bağlıdır ve birbirini karşılıklı olarak güçlendirir. ANAYASA`DA İNSAN HAKLARI-Bu tanımlar ışığında Türkiye`de insan haklarının durumu nedir? Türkiye Cumhuriyeti Anayasası`nın birçok maddesinde insan haklarının ne olduğu tarif edilmiştir. Anayasa`nın 2. kısmı temel haklar ve ödevler başlığını taşımakta olup 62 maddeden müteşekkildir. Anayasa`nın 13. maddesine göre; `Temel haklar ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyet`in gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.` Diğer yandan Türkiye İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi`ni ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi`ni imzalamıştır. Ki, bu sözleşme hükümleri, milli kanunların üstündedir. Yine Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`ne (AİHM) başvuru hakkını, yargı yetkisini ve bu kararların iade-i muhakeme etkisini kabul etmiştir. 58. ve 59. AK Parti döneminde, AB Uyum Kanunları çıkarılmış, çok önemli adımlar atılmıştır.
ZİHNİYET DEĞİŞMELİ
-Türkiye`de yaşanan insan hakları sorunlarının çözüm yolları nelerdir? Türkiye`de insan hakları sorunlarının/ihlallerinin giderilmesi imkansız değilse de oldukça zordur. Bu her şeyden önce; `zihniyet meselesidir.` Kendisi gibi olmayana, hayat hakkı tanıyıp tanımama meselesidir. İlk başta `insan haklarına saygı ve hukukun üstünlüğüne/egemenliğine inanma` zihinlerde yerini almalı, bir davranış haline gelmelidir. Bunu kanunlarla sağlayamazsınız. Kanun değiştirmekle, zihniyet değişmiyor ki? İnsan hakları sorunları konusunda hukuken neler yapılması gerektiğini ana başlıkları ile açıklamak istiyorum: İnsan hakları sorunlarını gidermek için, mevcut kanunlar uygulanmalı, sorumlular teşhir edilip cezalandırılmalı, mevcut anayasa ve kanunlarda gerekli değişiklikler yapılmalıdır.`
EŞİTLİK İLKESİ İHLAL EDİLİYOR
-Anayasa değişikliğinin gerekli olduğunu söylediniz. Değişikliğini gerekli gördüğünüz maddeler hangileridir? Anayasa`nın 125/2, 159/4 maddeleri iptal edilmelidir; Bu maddelere göre; Yüksek Askeri Şura ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarına karşı yargı yolu kapalıdır. Bu, hukuk ayıbıdır. Türkiye bu hukuk ayıbını daha fazla taşıyamaz. Kaldı ki, her iki kurulda mahkeme olmayıp, idari kurullardır. İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olması, asıldır. Yüksek Askeri Şura kararları ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarına karşı yargı yolu açılmalıdır. Memur ve Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun çıkarılmalıdır: Hükümet tarafından hazırlanan Kanun Tasarısı, 10 Mart 2005`te TBMM`ye sunulmuştur. Tasarı TBMM Adalet Komisyonu`nda kabul edilmiştir. Tasarıya göre; `Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla; zimmet, rüşvet, irtikap, hırsızlık, dolandırıcılık, ihaleye fesat karıştırma, kaçakçılık suçları hariç bütün disiplin cezaları affedilmektedir. Ancak haklarında yer değiştirme ve meslekten çıkarma cezası verilen hakim-savcılar tamamen kapsam dışı bırakılmaktadır. Hakim-savcılar aleyhindeki bu düzenlemeyi izah edebilmek mümkün değildir. Bu, eşitlik ilkesini ihlal etmektedir. Kaldı ki, 1999`da çıkarılan 4455 sayılı Af Kanununda hakim-savcılar aleyhinde bir hüküm yoktu. Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, yukarıda belirtilen yüz kızartıcı suçlar hariç, haklarında yer değiştirme veya meslekten çıkarma kararı verilen hakim-savcılar da kanun kapsamına alınmalıdır. 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 5/a maddesine göre; `yüz kızartıcı suçlardan mahkum olan memur ve diğer kamu görevlileri avukatlık yapamaz.` 5/b maddesine göre; `Hakkında meslekten çıkarma kararı verilen hakim-savcılar avukatlık yapamaz.` Meslekten çıkarılan, yargı yoluna dahi başvuramayan hakim-savcı, avukatlık da yapamaz ise, ne yapabilir? Bahsi geçen 5/a ve b fıkraları birleştirilerek; `Yüz kızartıcı suçlar nedeniyle mahkum olan hakim savcı, memur ve diğer kamu görevlileri avukatlık yapamaz` şeklinde değiştirilmelidir. MESLEK LİSELERİNE UYGULANAN PUAN ADALETSİZLİĞİ SON BULMALI
-Meslek liseleriyle ilgili YÖK`ün aldığı kararların hukuk boyutundan görünümü nedir? Üniversite sınavlarında uygulanan lise?meslek lisesi puan adaletsizliğine derhal son verilmelidir. Üniversitelerden hangi nedenle olursa olsun ilişikleri kesilen öğrenciler için af kanunu çıkarılmalıdır. Düşünce ya da inançları sebebi ile mahkum edilenler hakkında af kanunu çıkarılmalıdır. -Bütün bunlar çerçevesinde sonuç olarak ne söylersiniz? Türkiye insan haklarının ihlal edilmediği, AB üyesi, demokratik hukuk devleti olmak istiyorsa; mağdurlara sahip çıkmak, onların ihlal edilen/gaspedilen haklarını iade etmek: geniş kapsamlı Memur ve Diğer Kamu Görevlileri Disiplin Cezaları Sicil Affı, öğrenci affı, düşünce?inanç mahkumları af kanunlarını çıkarmak; HSYK ve YAŞ kararlarına karşı yargı yolunu açmak; YÖK`ü kaldırmak; başörtüsü yasağı ile üniversite sınavlarındaki puan adaletsizliğine son vermek; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu`nun 5/b maddesini değiştirmek; 5237 sayılı TCK ve diğer mevzuatta gerekli değişiklikleri yapmak zorundadır. HÜKÜMETİ VE MECLİS`İ GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ
-Kamuoyuna ve hükümete bir çağrınız var mı? AK Parti ve TBMM`yi göreve çağırıyoruz: Seçim meydanlarındaki sözlerinizi, sizi oylarıyla oraya çıkarmış, size umut bağlamış milyonları unutmayınız! Unutursanız, sizler de unutulursunuz. Unutulmakla da kalmaz, bol bol beddua alırsınız; bir daha da iflah olmazsınız. AB`den de tarih alamazsınız. Yalnızca`Hak`tan ve halktan korkunuz. Mutabakat 3 Kasım 2002`de belli olmuştu. -Nasıl bir mutabakat arıyorsunuz?
Size oy versin vermesin halkın % 90`ı bu konularda mutabakata varmış. Geri kalan % 10 mu; isteseniz de onların mutabakatını asla alamazsınız. Kamuoyunu, siyasi partileri, sivil toplum kuruluşlarını, medyayı, kısacası vicdan sahibi herkesi bu çağrıya, bu taleplere destek olmaya çağırıyorum. Unutmayınız; zulme mani olmamak, zulme ortak olmaktır. İnsanlarının mutlu olduğu, barışın, adaletin, saygı, sevgi ve kardeşliğin egemen olduğu, müreffeh ülke, insan haklarına saygılı, demokratik hukuk devleti olmamızı diliyorum.
Başörtüsü yasağına biran
önce son verilmelidir
-Başörtüsü yasağını bir hukukçu olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye`nin son yıllardaki en büyük insan hakkı ihlali olarak kabul edilen başörtüsü yasağı var. İnanç özgürlükleri konusundaki ihlaller ile ilgili neler yapılmalıdır? Türkiye`de şu anda uygulanan başörtüsü yasağına bir an önce son verilmelidir. Anayasa`nın 24. maddesi din, vicdan ve kanaat hürriyetini, 70. maddesi kamu hizmetine girme hakkını düzenlemiştir. Başörtüsü yasağı, halkımızın büyük ekseriyetinin karşı çıktığı, hukuk ayıplarındandır. Başörtüsü konusunda, anayasa ve kanunlarda herhangi bir yasak olmamasına rağmen; yönetmeliklerle yasak konulmuştur. Yönetmeliklerle yasak konulması, ilk başta Anayasa nın 13. maddesinin ihlalidir. Devlet kurumlarında da başörtüsü yasağı uygulanmaktadır. 21 Ocak 1982 tarih ve 8/4219 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile `Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personelin kılık-kıyafetlerine dair yönetmelik` yürürlüğe konulmuştur. Bu yönetmelik hükümlerine dayanılarak, 4 bin 810 başörtülü memur ve diğer kamu görevlisi mesleklerinden çıkarılmış, çalışma hakları gasbedilmiştir. YASAK HUKUKA VE ANAYASA`YA AYKIRI
-Devlet memurlarının sırf başörtülü oldukları için işten atılmaları hukuki midir? Yönetmeliklerde öngörülen başörtüsü yasağı, normlar hiyerarşisine aykırıdır. Yazılı hukukun tepesinde anayasa yer alır. Anayasa`dan sonra sırası ile, kanun, tüzük, yönetmelik gelir. Hiçbir hukuk normu, kendinden önceki norma aykırı olamaz. Başörtüsü yasağına ilişkin ne anayasada, ne kanunlarda, ne de tüzüklerde hiçbir kayıt yoktur. Yönetmeliklerle ve genelgelerle yasak konulması, hukuka ve anayasaya aykırıdır. Zira hak ve özgürlükler, ancak anayasada belirtilen hallerde demokratik toplum düzenine aykırı olmamak kaydı ile, kanunla sınırlanabilir. Yüksek Öğretim Öğrenci Disiplin Yönetmeliği, Milli Eğitim Bakanlığı İle Diğer Bakanlıklara Bağlı Okullardaki Görevliler İle Öğrencilerin Kılık?Kıyafetlerine Dair Yönetmelik, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık?Kıyafetlerine Dair Yönetmelik iptal edilmelidir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu yürürlüğe girdi. Ancak içinde öyle hükümler var ki, eskisine rahmet okutur. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu`nda; suç ve suçluyu övme başlıklı 215. maddesi, kanunlara uymamaya tahrik başlıklı 217., 218. maddesi, görev sırasında din hizmetlerini kötüye kullanma başlıklı 219. maddesi, kanuna aykırı eğitim kurumu başlıklı 263. maddesi yeniden düzenlenmeli; resmi evlilikten önce dini nikah yaptırmayı düzenleyen 230/5. maddesi iptal edilmelidir. (Ki zina suç olmadığına göre; dini nikahın suç sayılmasını savunabilmek mümkün değildir.)
28 Şubat sürecinde 12 bin memur atıldı
-Türkiye`nin son yıllarda insan hakları `karnesi` nedir? Türkiye, adı insan hakları ihlalleri ile birlikte anılan bir ülkedir. Türkiye`de insan hakları sorunlarının/ihlallerinin neler olduğunu bilmek için, günlük basını takip etmek yeterlidir. 28 Şubat 1997 (ve halen devam eden) süreçte; toplam 12 bin memur ve diğer kamu görevlisi `haksız ve mesnetsiz` şekilde meslekten çıkarılmıştır. Bunlardan 96`sı hakim- savcı, bin 200`ü ordu mensubu olup Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Yüksek Askeri Şura kararlarına karşı yargı yolu kapalıdır. Yine bunlardan yaklaşık 4 bin 200`ü üniversite öğretim elemanı olup, YÖK mağdurudur. İhraç edilenlerden, 4 bin 810 kişi başörtüsü yasağı nedeniyle ihraç edilmiştir. 6 bin 300`ü başörtüsü yasağı nedeniyle olmak üzere, toplam 10 bin 800 yüksek öğrenim öğrencisinin eğitim hakkı ellerinden alınmıştır. 17 bin kişi inanç ya da düşünceleri nedeniyle mahkeme kararı ile mahkum olmuştur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`nde, Türkiye aleyhine açılan dava sayısı 12 bin 645`tir. Bu tablo, muhakkak ki, iç açıcı değil? Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk halkı, bunu hiç de hak etmiyor. Herkesi vicdan muhasebesine davet ediyorum. Lütfen, bir an olsun, kendinizi insan hakları mağdurlarının yerine koyunuz.`
YÖK kaldırılmalıdır
- YÖK`ün insan hakları karnesi nasıl?
Yüksek Öğretim Kurulu(YÖK) kaldırılmalıdır: YÖK, insan haklarının ihlal edildiği; üniversitelerin akademik, idari, mali özerkliğini ortadan kaldıran bir yapıdır. YÖK`ü kuran zihniyet, üniversitelerin özerkliğine son vermek, üniversiteleri depolitize etmek, tek tip insan yetiştirmek amacıyla YÖK`ü kurdu. YÖK kuruluş amacı doğrultusunda hizmetler verdi. Ancak YÖK`ün verdiği hizmetler, asla ülkemizin hayrına olmadı. Dolayısı ile YÖK`ün başındaki kişinin kim olduğu, neye inanıp-inanmadığı, dünya görüşünün ne olduğu önemli değildir. Bizatihi YÖK`ün kendisi bir ucubedir. YÖK kaldırılmalı, Anayasa`nın 131. maddesi, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile 2914 sayılı Personel Kanunu değiştirilmelidir.
güller Gelişmiş üye
Ruh Hali : Lakap : güllerRep Gücü : 1693 Nerden : Dünya misafirhanesinde yolcu.
Konu: Geri: Başörtü karikatürleri ,hüznün resme dökülüşü...... C.tesi Mayıs 15, 2010 10:52 am
güller Gelişmiş üye
Ruh Hali : Lakap : güllerRep Gücü : 1693 Nerden : Dünya misafirhanesinde yolcu.
Konu: Geri: Başörtü karikatürleri ,hüznün resme dökülüşü...... C.tesi Mayıs 15, 2010 10:54 am