Bosna-Hersek Cumhuriyeti'nin bağımsızlığı (1992) - Yeşilay Haftası - Muhasebeciler Günü
[Gündüzün uzaması 2 dak. - Ezânî sâat 1 dakika geri alınır.]
Âlimle sohbet eden aziz; cahille düşüp kalkan zelil olur. İmâm-ı MâverdîRahmetullahi Aleyh
ÂYET Bakara Sûresi
Medine'de inmiştir. 286 ayettir. Kur'an'ın en uzun süresidir. Adını, 67-71. ayetlerde yahudilere kesmeleri emredilen sığırdan alır. Yalnız 281.ayeti Veda Haccında Mekke'de inmiştir. İnanca, ahlaka, ve hayat nizamına dair hükümlerin önemli bir kısmı bu sürede yer almıştır.
236-Eğer kadınları, kendilerine dokunmadan veya onlara bir mehir takdir etmeden boşarsanız (bunda) size bir vebal yoktur. Şu kadar ki onlara (mal verip) faydalandırın. Eli geniş olan hâline göre, eli dar olan da haline göre ve güzellikle faydalandırmalıdır. Bu, iyilik yapanlar üzerine bir borçtur. 237-Eğer onları, kendilerine dokunmadan önce boşar ve mehri de kesmiş bulunursanız, o zaman borç, o kestiğiniz miktarın yarısıdır. Ancak kadınlar veya nikâh akdini elinde bulunduran kimse bağışlarsa başka. Ey erkekler! sizin bağışlamanız ise takvaya daha yakındır. Aranızdaki fazileti unutmayın şüphesiz ki Allah, her ne yaparsanız hakkiyle görür. 238-Namazlara ve orta namaza devam edin ve Allah için boyun eğerek kalkıp namaza durun. 239-Eğer bir korku hâlindeyseniz, yaya veya binekli olarak giderken kılın, (korkudan) emin olduğunuz zaman da böyle bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği şekilde Allah'ı zikredin (namazlarınızı yine her zamanki gibi huşû ile kılın). 240-İçinizden hanımlarını geride bırakarak vefat edecek olanlar, eşleri için senesine kadar evlerinden çıkarılmaksızın kendilerine yetecek bir malı vasiyet ederler. Bununla birlikte eğer kendileri çıkarlarsa, kendi haklarında yaptıkları meşru bir hareketten dolayı size bir sorumluluk yoktur. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
Günün Hadisi
Hz.Peygamber ( s.a.v.) : '' Bir kimse ramazanın faziletine inanarak ve mükafatını umarak oruç tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.'' buyurmuştur
Günün Duası
Allah’ım, Muhammed ve âline salat eyle ve kalplerimizin gizli niyetlerini, uzuvlarımızın hareketlerini, gözlerimizin işaretlerini ve dillerimizin konuştuğu sözleri sevabını gerektiren şeylerle ilgili kıl ki, mükâfatını hakkedecek bir iyiliği kaçırmayalım; cezalandırmanı gerektirecek bir kötülüğü de işlemeyelim.
Ey yolunu sapanlara doğru yolu gösteren, ey günah işleyenlere de merhamet eden,ey sürçenlerin yanılgı ve hatâlarını afveden Allah'ım! Büyük badire içinde bulunan bu kullarına acı. Müslümanların hepsine, tümüne de acı. Âmîn... Âmîn... Âmîn...
Günün Sözü “Dünya malı için üzülmek, kalbe zulmeti, ahiret için üzülmek ise, kalbe nurdur.” Hz. Osman (r.a)
BİR NASİHAT
Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım. (Necip Fazıl Kısakürek) GÜNÜN KISASI
MENKIBE - ÜÇ GENÇ
Yûsüf-i Hemedânî hazretleri senede bir ay Bağdat’a gelip vaaz edermiş. Birgün vaazı dinlemeye 3 arkadaş birlikte gelir. Biri kalbinden şöyle geçirir: “Yâ Rabbi! Bu ne bahtiyarlık, bu ne saadet. Bir Allah adamı bu memlekete gelmiş, bize nasihat verecek, vaaz verecek. Biz ne kadar şanslı insanlarız.” İkincisi de şöyle geçirir: “Mâdem gelmiş. Beraber dinlediğimiz arkadaşlarımla inşâallah istifade ederiz. Ama burada hoca mı yok? Buradaki hocalar da zaten bu halka yetiyor. Ben ona bir soru soracağım. Bakalım cevap verebilecek mi?” Üçüncüsü de şöyle düşünür: “Bu hocalar para kazanmak için, şöhret kazanmak için kendi memleketlerinden kalkıp buraya geliyorlar. Ona bir soru soracağım ki, cevabını veremeyecek.” Biri tam teslim, biri ortada, biri de reddediyor. O sırada Yûsüf-i Hemedânî hazretleri onlara doğru bakıp, birinciye buyurur ki: “Ey Abdülkâdir! Bu edebinin güzelliği ile Allahü teâlâyı ve Resûlünü râzı ettin. Ben senin büyük bir evliyâ olacağını, senin asrında senden daha büyük bir evliyâ olmayacağını görüyorum. Bağdat’ta bir kürsüde oturduğunu ve çok yüksek bilgiler anlatacağını görüyorum...” İkincisine bakarak buyurur: “Senin sormaya niyet ettiğin suâl şudur ve cevabı da şöyledir. Fakat sen de edebe riâyet etmediğin için, ömrün hüzün ile geçecek, sürünüp gideceksin.” Üçüncüsüne de buyurur ki: “Yazıklar olsun sana, ey İbn-üs-Sakkâ! Senin sormak istediğin suâl şudur. Cevabı da şöyledir. Ben anlıyorum ki, senden küfür kokusu geliyor, sen mürted olacaksın. Hem büyük âlim olacaksın, hem dinsiz olacaksın.” İbn-üs-Sakkâ, büyük âlim olmuş. Dicle kenarında; Allahın var ve bir olduğunu 300 delil ile ispat edermiş. İstanbul’a gitmiş. Orada kötü insanlarla beraber olmuş ve İslâmiyetten ayrılmış, Hıristiyan olmuş. Hatta Dicle kıyısına gelip, bu sefer de 300 delille 3 Allah olduğunu ispat etmeye çalışmış. İhlâssızlığı, edepsizliği, kibri yüzünden helâk olmuş. Abdülkâdir-i Geylânî “kuddise sirruh” hazretleri, zâhirî ve bâtınî ilimlerde evliyânın en üstünü, baş tâcı oldu. Hâce Yûsüf-i Hemedânî hazretlerinin kerâmeti böylece meydana çıktı.
ÇOCUKLARINIZA İSİMLER Erkek : Ekrem - Kız : Eda
MAKALE - SULTAN ABDÜLHAMİD HÂN
İkinci Sultan Abdülhamid Hân, tahta çıktığı 1876 yılından günümüze, hiçbir dönemde aktüalitesini kaybetmedi. Ne bizde, ne de dış basında ve yayında... Hâlâ kendisinden bahsettiriyor. Ve böyle sürüp gideceğe benziyor. Batı, Sultan Abdülhamid Hâna kızgındır, kırgındır, hınçlıdır. 33 yıl, emperyalizmin, en azgın döneminde, yolunu kesmiştir. Kendisini üstün zekâlı sayan Avrupalıyı atlatmıştır. Hem de ataları gibi asker gücüyle değil. Diplomatik dehâ ile... Yahudi; İsrail’in kurulmasını yarım yüzyıl geciktirdiği için ona diş bilemektedir. Yunanlı; 1897’de Atina kapılarına indiği için nefret ediyor, Megali İdea’yı geciktirmiştir. Ermeni; Doğu Anadolu’da Hamidiye gönüllü süvari alaylarını kurup, Ermenistan projesini ebediyen tarihe gömdüğü için... İngiliz; onun hilâfet politikası ile ter döktüğü için... Hindistan denen muhteşem kıtada her hafta Cuma hutbesi Sultan Abdülhamid adına okunduğu için... Çinli; Döngenlerin (Çinli Müslümanların) soykırımına karşı çıktığı için... Rus; Balkan İttifakını önlediği için... Fransa; eyaletimiz Tunus’u 1881’de hayasızca işgal etmesini asla tanımadığı için (ancak Lozan’da tanıdık)... Sultan Abdülhamid Hân, İmparatorluğu derleyip toparlamaya çalışarak çöküntüyü durdurmaya çalıştı. Binâenaleyh iç etkenler, Türk imparatorluğunun yıkılmasında, dış etkenler derecesinde ağırlıklıdır. Dış ve iç muhalefet, her türlü vasıtaya baş vurdu: İftirâ, yalan, itham, komplo, darbe, sûikasd, bomba, gasb, yağma, aşırma, ayaklanma ve benzerleri... Enver Paşa, 30 yaşında devleti ele geçirip iki milyon Türk’ün ölümünü hazırladı. Talat Paşa, ona yardımcı olmuştur. Sonra Cemal Paşa gelir. Demokrasiyi uygulamak yerine maaşlı sürgünlü, hafiyeli sansürlü bir otokrasiyi, kanlı bir totaliter rejimi hâline getirdiler. Adriyatik’le Hind Okyanusu arasında devraldıkları imparatorlukta 10 yıl içinde düşmanı Polatlı’ya getirdiler. Bugün Türk milleti, İkinci Sultan Abdülhamid Hânın hizmetlerini, vatanseverliğini bilmekte, takdir etmektedir. Onun dehâsı artık tarih ilmi bakımından açığa çıkmıştır, âşikârdır, kabul edilmektedir... Bediüzzaman'dan VECİZE SÖZLER