Peygamber efendimizin Ahlakını kısa
ve öz olarak tasvir etmek için aşağıdaki yazı bir hutbe metninin bir
bölümü olarak ADAB (Abdullah Hani) kitabından yararlanarak kaleme
alınmıştı. Sizinle paylaşıyorum.
• Bütün hareketleri mutedil, ve ölçülü idi.
• Hızlı yürür akarak giderdi. Yavaş yürür gibi görünürlerdi.
• Luzumsuz söz söylemezdi.
• Güler yüzlü tatlı sözlü idi.
• Kimseye fena söz söylemez, kötü muamele yapmazdı.
• Yumuşak ve alçak gönüllü idi.
• Peygamberliğine mahsuz ciddiyet vekarını ashabıyla arasında duvar
yapmamıştı
• Heybetli ve ağırbaşlı idi.
• Gülümsemsi tebessüm idi. O'nunla sohbet eden kimse O'na can-ı
gönülden aşık olurdu.
• İnsanların yıkık kalbleri yapmaya, gönüllerini hoş etmeye
düşkündü. Üzgünleri teselli etme fırsatını gözler, onları incitmez küçük
büyük bütün ashabını arardı.
• Öfkeden bütün gücüyle sakınır, öfkeli iken bir harekette
bulunmaktan sakınır, kendine hakim olurdu. Hakka itiraz edilmesinin
haricinde öfkelenmezdi. Dünya ve dünyalık şeyler onu öfkelendirmezdi.
• Hiç bir kimse onunla beraber bulunmaktan şikayet etmemiştir.
• Resulullah'ın hüznü daimi, tefekkürü aralıksız idi.
• Rahatı yoktu.
• Zaruret olmaksızın konuşmazdı.
• İnsanları birbirine ısındırır, birbirinden soğutmazdı.
• YARADILIŞ OLARAK YUMUŞAK OLMAKLA BERABER, SALABETLİ İDİ, HEYBETLİ
İDİ.
• Her bir toplumun şereflisine ikram eder. Onu onlara başkan
yapardı.
• Hiç bir kimseden tebessümünü esirgememekle beraber insanlara karşı
daima ihtiyatlı davranırdı.
• Güzel bir hareketi takviye eder. Çirkin bir hareketi kınar, ondan
sakındırırdı.
• Resulullah (SAV) Allah'ı (CC) zikretmeden, ne oturur, ne de
kalkardı.
• Bir meclise varınca neresi boş kalmışsa orada oturur, herkesin de
öyle yapmasını emrederdi. Onunla oturanların hepside kendisinin
Resulullah'ın yanında en kıymetli olduğunu zannederdi.
• Sert ve kaba değildi.
• Yüksek sesle konuşmazdı.
• Kötü söz söylemezdi.
• Hata aramazdı.
• Meclisi hilim, haya, sabır ve emanet meclisi idi.
• Üç şeyden kesinlikle kaçınırdı: Münakaşa, çok konuşmak, kendini
ilgilendirmeyen şeylerle uğraşmak.
• Konuşmaya başladığı zaman meclistekileri bir hal tutar, sanki
başlarında bir kuş varmış gibi hareketsiz kesilirlerdi.
• Her işi mutedil idi. Birbiriyle çelişki arz eden hareketleri yok
idi.
• Peygamberliğine mahsus ciddiyet ve vakarını ashabıyla kendisi
arasında duvar yapmamıştı.
Hz. Muhammed'in 40 öğretim usulü Hz. Muhammed, evrensel bir
eğitim-öğretim sistemi getirmiş ve bütün kalpleri, bütün ruhları, bütün
akılları, bütün nefisleri ideal ufka yükseltecek bir mesaj sunmuştur.
Sadece O’nun getirdiği sistemdir ki hem ruhu, hem aklı hem de nefsi,
yükselebilecek en son noktaya ulaştırmıştır.
Efendimizin
1. Efendimiz, söylediği hakikatleri bizzat yaşayarak hayatıyla
göstermiştir.
2. Dinî yükümlülükleri tedrîcî (yavaş yavaş, basamak basamak) bir
sistemle öğretmiştir.
3. Öğretmede orta yolda durmaya ve insanları bıktırmaktan uzak
durmaya riayet etmiştir.
4. Öğrenenler arasındaki kişisel farklılıkları göz önünde
bulundurmuştur.
5. Karşılıklı konuşma ve soru-cevap şeklini kullanmıştır.
6. Yanlış düşünceyi söküp atmak ve gerçek doğru bilgiyi net bir
şekilde muhatabın kafasına yerleştirmek için aklî ölçüleri kullanmıştır.
7. Muhataplarına soru yöneltmiş, böylece onların zeka ve bilgi
seviyelerini ölçmüştür.
8. Mukayese ve örneklendirme metodunu kullanmıştır.
9. Benzetme ve halk arasında yaygın olarak kullanılan örnekleri
kullanmıştır.
10. Anlattığı hususu, elinde herhangi bir şey ile yere ve toprağa
çizerek bizzat göstermiştir.
11. Sözle beraber jest ve mimiklerini kullanmış ve el ile
işaretlerde bulunmuştur.
12. Önemine binaen, halin mümkün kıldığı bir nesneyi bizzat eline
almış, eliyle kaldırmış ve arkasından söyleyeceği hususu söylemiştir.
13. Muhataplarından bir soru gelmeden söze önce kendileri
başlamıştır.
14. Muhatabının sorusuna eksik ve fazla olmadan cevap vermiştir.
15. Muhatabının sorusuna, onun ihtiyacına binaen sorduğundan daha
fazlasıyla cevap vermiştir.
16. Muhatabını, güzel bir hikmete binaen, sorduğu sorudan daha
önemli bir hususa yönlendirdiği de olmuştur.
17. Soru soranın sorduğu soruyu tekrarlamasını istemiştir.
18. Muhatabın aldığı cevabı tekrar etmesini istemiştir. Böylece
cevap unutulmayacaktır.
19. Bildiği bir husustan dolayı kişiyi imtihan etmiştir ki bununla
doğru cevap vereceği için kişiyi sena etmek, övmek istemiştir.
20. Önünde olan bir olaya karşı susma yolunu tercih etmiştir.
21. Öğretme esnasında meydana gelebilecek imkan ve fırsatları
değerlendirmiştir.
22. Latife ve şaka yoluyla öğretmeyi tercih etmiştir.
23. Öğrettiği hususu yeminle tekit etmiş perçinlemiştir.
24. Öğretilen hususun önemine binaen sözü üç kere tekrar etmiştir.
25. Konunun önemini oturuşunu ve duruşunu değiştirerek ve sözü
tekrar ederek göstermiştir.
26. Cevabı geciktirerek muhatabın sorusunu tekrar etmesini
sağlayarak onu uyarmıştır.
27. Muhatabı intibaha sevk etmek için, onu omzundan veya elinden
tutmuştur.
28. Muhatabı teşvik için veya onu sıkıntıya sokacak bir durumdan
dolayı, bazı hususların gizli kalmasını yeğlemiştir.
29. Söyleyeceği hususun hafızalarda daha iyi yer etmesi veya
ezberlenmesi için, sözü kısa ve öz bir şekilde ifade etmiş, daha sonra
ise ayrıntılarına geçmiştir.
30. Cevabın birkaç madde ile verileceği durumlarda önce cevabın kaç
maddeden oluştuğunu bildirmek için sayıyı söylemiş daha sonra saymıştır.
31. Va’z etme, nasihat etme ve öğüt verme metodunu kullanmıştır.
32. İnsanların şevklerini kamçılama veya neticesi elem verici
hususlardan şiddetle uzaklaştırma (Tergib ve terhib) metodunu
kullanmıştır.
33. Kıssa ve geçmiş ümmetlere ve insanlara dair haberlerle öğretme
metodunu uygulamıştır.
34. Sorunun cevabının muhatabı utandırma ihtimali olan hususlarda
önce nazik bir hazırlık süreci hazırlamış ve soruyu öyle
cevaplandırmıştır.
35. Sorunun cevabının muhatabı utandırma ihtimali olan hususlarda
üstü kapalı olarak kinaye yoluyla ve işaret ederek yetinmiştir.
36. Kadınlara öğretmeyi ve nasihat etmeyi de asla ihmal etmemiştir.
37. Halin gerektirdiği durumlarda öğretme hususunda azarlayıp
paylamayı (ta’nif) ve kızmayı (gadab) da ihmal etmemiştir. Ne var ki
onun paylaması ve kızması da merhamet yörüngesinde ve ümmetinin selameti
için olmuştur.
38. Talim ve tebliğde, kitabeti (yazma metodunu) da kullanmıştır.
39. Yabancı dilleri (mesela Süryaniceyi) öğrenmesi için bazı
sahabeleri görevlendirmiştir ki bu husus da günümüzde dünyanın dört bir
tarafında İslam’ın güzelliklerini öğrenmek isteyenlere karşı yapılacak
vazifenin çok önemli bir basamağını teşkil etmektedir.
40. Bizzat kendi mübarek zatıyla talimde bulunmuştur.