Gürkan Site Yöneticisi
Ruh Hali : Lakap : Gürkan Rep Gücü : 145 Nerden : Aksaray
| Konu: Dünyada yolcu gibi yaşamalı Perş. Mayıs 20, 2010 10:21 am | |
| İnsan, bu dünyada sonsuz kalacak şekilde yaratılmadı. Zaten dünyanın kendisi de sonsuz değildir. Allahü teâlâ, sonsuz olarak kalınacak iki yer yarattı ki bunlar da, Cennet ve Cehennemdir. Bu ikisine giden yol da, dünyadan geçmektedir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Dünya sizin için yaratıldı. Siz de ahiret için yaratıldınız! Ahirette ise, Cennetten ve Cehennem ateşinden başka yer yoktur.)
İnsan, dünyada bir yolcu gibidir. Yolculuk ise, ahiretedir. Bunun için Peygamber efendimiz; (Dünyada, kalıcı değil, yolcu gibi yaşamalı! Öleceğini hiç unutmamalı!) buyurmuşlardır.
Yahyâ bin Muâz-ı Razi hazretleri de; “Dünyaya aldanmaktan çok sakınınız. Burası, yolcu konağı gibi geçicidir. Bugün buradayız. Belki yarın, belki daha önce göç edeceğiz. Burada bir an evvel azığımızı tamamlayalım. O kadar çabuk olalım ki, konuşmaya vaktimiz kalmasın. Konuşmayı ahirete bırakalım” buyurmuştur.
İnsan dünya zevklerine daldıkça, dertleri, üzüntüleri artar. Önüne sayısız güçlükler çıkar. Bu dertlerle, güçlüklerle uğraşırken, niçin yaratıldığını ve yolculuğunun nereye olduğunu, vazifelerini, ibadetlerini kısaca kulluğunu unutur. İsyan, günah bataklığına saplanıp kalır. Nitekim hadis-i şerifte; (Dünyaya gönül bağlamak, bütün günahların başıdır) buyurulmuştur.
Mâl, mevki arkasında koşanların hiçbiri murâdına kavuşamamış, topladıklarını yiyememiş ve hasret ateşi ile bu topladıklarından ayrılmak mecburiyetinde kalmışlardır.
Dinimizde mal, mevki sahibi olmak, kötülenmemiştir. Kötülenen, bunlara olan sevgidir. Zira malı, mevkii hayır için arayan ve hayır işlerde kullananlar, rahata, huzura kavuşmuşlardır. Böyle olanlar, malı, mevkii, gâye değil, hayra vâsıta olarak bilmişler ve öyle kullanmışlardır. Gaye ile vasıtayı karıştıranlar, hüsrana uğramışlardır. Çünkü mal ve mevki sahibi olmak, bir deryâya benzer. Çok kimse, bu denizde boğulmuştur.
Ahmed bin Ebü'l-Havâri hazretleri başından geçen bir hâdiseyi şöyle nakletmektedir:
“Bir gün çöle gitmiştim. Oradaki insanlar, develerini koşturuyorlardı. Onlar bu işle meşgul olurken, bir köşeye çekilmiş Allahü teâlâyı zikreden birine gözüm ilişti. Onun bu hâli dikkatimi çekti ve yanına gittim. Selam verdim selamımı aldı. Biraz konuştuktan sonra bana; -Allahü teâlâyı zikretmek en lezzetli şey ve şifâ verici bir iştir. Şaşıyorum insanlar nasıl boyun büküp, yalvarmazlar! Halbuki ölüm onların peşinde, onları takip ediyor. İnsanlar ise tehlike ve musibetler içinde. Buna rağmen boş şeylerle meşguller dedi.
-Allah'ın rahmeti üzerinize olsun insanlar hangi musibetler ve hangi tehlikeler içinde? diye sordum: -Günah musibeti ve ölüm tehlikesi, ölümden öncesi ve sonrası! dedi. Sonra ağlamaya başladı. Ben de onunla birlikte ağladım. Sonra tekrar;
-Neden yapayalnız duruyorsun? diye sordum: -Ben yalnız değilim, Rabbimle beraberim dedi. Fakir ve muhtâç olduğunu zannederek;
-Bir şey ister misin? deyince; -Evet kalbimin derdini tedavi edecek bir tabip isterim dedi.
-Tabibin kimdir? -Rabbimdir.
-Kalbinin derdi nedir? -Günahlar... dedi.
-Peki bunlardan kim kurtuldu? diye sordum. -Allahü teâlânın razı olduğu kimseler dedi. Tekrar sordum;
-Yolculuğun nereye? -Kabredir dedi.
-Yolcu musun? dedim. -Annemden doğduğumdan beri yolcuyum. Ahirete gidiyorum cevabını verdi.”
Muhammed Hâdimi hazretleri, oğluna nasihat ederek buyuruyor ki: “Ömrünü faydalı şeylerde harca, seni ilgilendirmeyen mâlayâni şeylerde zâyi etme. Şu hadis-i kudsiye sarıl: (Ey dünya! Bana hizmet edene hizmetçi ol! Sana hizmet edene güçlük göster!) Kim dünyaya tâbi olursa, felah bulamaz, ahirette ise kurtuluşa eremez. Dünyadan ve ona düşkün olanlardan, aslandan kaçar gibi kaç. Yüksek olanı, alçak olanla ifsat etme. Sermayeni, zillette olan amellere harcama. Resulullah efendimizin şu hadisini düşün; (Dünyaya, dünyada kalacağın kadar, ahirete de orada kalacağın kadar çalış. Dilediğin gibi yaşa; muhakkak ki öleceksin. Dilediğini sev, muhakkak ki ondan ayrılacaksın. Dilediğini yap, muhakkak ki, onun karşılığını göreceksin.) O halde ömrünü boş şeylerle zâyi etme. Tâatlere, ibadetlere devam et!”
Bir kimse, Behlül Dânâ hazretlerine gelerek; Efendim, oğlum vefât etti. Kabrini türbe gibi çevirip yaptırdım. Bunun kapısına, insanların okuyup ibret alacakları bir şey yazdırmak istiyorum. Ne yazayım? dedi. Behlül Dânâ hazretleri buna gülüp; "Dün altımda olan çimenler bugün üstümde yeşerdi. Ey yolcu, bil ki şu toprak, günahlardan başka her şeyi örtmektedir, yaz" dedi.
Ve Ebu Yâkub Nehrecuri hazretlerinin buyurduğu gibi: "Dünya bir deryâ, insanlar bu denizde yolcu, gemi takvâ, ahiret ise sahildir."
| |
|
HaZaN Site Yöneticisi
Ruh Hali : Lakap : HaZaN Rep Gücü : 656
| Konu: Geri: Dünyada yolcu gibi yaşamalı Paz Mayıs 23, 2010 1:34 pm | |
| | |
|