Manevi cihad, bütün Müslümanların kendi nefsi arzularını gemlemek amacıyla nefis
ve şeytanın tuzak ve hilelerine karşı mağlup olmamak için yürüttükleri manevi
bir savaştır. Manevi mücahede, yada “Cihad-ı ekber” (en büyük cihad) olarak da
nitelendirilen manevi cihadın amacı, her mümin için nefis ve şeytan ile bir ömür
boyu mücadele etmek, nefsini kötülüklerden arındırarak, istikamet çizgisinde
halis bir kul, faydalı bir Müslüman, faziletli ve kamil bir insan olmaktır.
Manevi cihad, iç dünyanın tanzimine kuvvet vermektir. İçini kirden, günahtan
yıkamak ve bütün kötülüklerden arınmaya çalışmaktır. Müminin kendi iç dünyasını
mamur ve müstakim kılmasını amaçlayan manevi mücahede, kulluk görev ve ciddiyeti
ve insan olma sorumluluğudur.
Manevi mücahede, bütün Müslümanlar için daimî bir farzdır. Manevi mücahede,
süreklilik içinde kulluk şuurunu icra etmeye çalışmaktır. Manevi cihadın önemi
Kur’an-ı Kerim ve hadislerde açık bir şekilde vurgulanmıştır. Hz. Muhammed
(a.s.m.) “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” (Hud Sûresi, 112) ayet-i kerimesi ile
ilgili olarak “Hud Sûresi beni ihtiyarlattı” ( Tirmizi, Tefsir, sure 56)
buyurarak, emr-i ilahi çizgisinde istikameti muhafaza etmenin önemini ve kulluk
görevi ile ilgili hassasiyetini ifade etmiştir.
Nitekim Kur’an-ı Kerimde “ Güneşe ve onun aydınlığına, güneşi takip ettiğinde
Ay’a, onu açığa çıkardığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu
bina edene, yere ve onu yayıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip
de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden
arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.” ( Şems
Sûresi,1-10) beyanıyla Cenab-ı Hak kurtuluşa ermenin ancak nefsini kötülüklerden
çekmek ile mümkün olacağını kasem (yemin) ile beyan buyurmaktadır.
Hz. Muhammed (a.s.m.) bir hadisinde “Mücahid nefsiyle cihat edendir”
(Tirmizi, “Feza’iü’l cihad”2) buyurarak nefis ile mücadelenin önemini belirtmiş,
Cenab-ı Hak da, Kur’an-ı Kerimde nefsin kötülük ve desiselerine karşı: “
Muhakkak nefis daima kötülüğe sevk eder” (Yusuf Sûresi,53), “Benim ayetlerimi,
az bir dünya menfaatiyle değiştirmeyin. Ve yalnız benden korkun, yasaklarıma
karşı gelmekten sakının” (Bakara Sûresi, 41) emri ile insanları ciddi bir
şekilde ikaz etmiştir. Bu ikaz ile birlikte arınmanın ve temizlenmenin yollarını
da göstermektedir : “Nitekim kendi içinizden, size ayetlerimizi okuyan, SİZİ
TEMİZLEYEN, size kitabı ve hikmeti getirip bilmediklerinizi öğreten bir resul
gönderdik.” (Bakara Sûresi,151)
Dinde muvaffakiyet, büyük ölçüde manevi cihadda muvaffakiyet demektir
Gerçekten Allah’ın emirlerine uyma konusunda nefsi ile cihad edemeyenin düşmanla
cihat edemeyeceği de açıktır.
Manevi mücahade yapan müminlere Yüce Allah’ın yardım ve ihsanı vardır.
Nitekim bu hususu şu ayet-i kerime teyit etmektedir: “Bizim uğrumuzda gayret
gösterip mücahede edenlere elbette muvaffakiyet yollarımızı gösteririz. Muhakkak
ki Allah iyi davrananlarla beraberdir” (Ankebut Sûresi, 69).