Ruh Hali : Lakap : güllerRep Gücü : 1693 Nerden : Dünya misafirhanesinde yolcu.
Konu: Gönül gözüyle nazar Ptsi Şub. 01, 2010 7:09 pm
Bülbüllerin bir damlacık yüreklerinden dökülen feryat nağmeleri, kumrulardan yayılanhû, hûlar, leyleklerin lekleri, alıcı gönüller için ne duygulu tesbihlerdir. Hak Teâlâ âyette şöyle buyurur:
Görmez misin ki; göklerde ve yerde olanlar güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allâha secde ediyor: Birçoğunun üzerine de azap hak olmuştur (el-Hacc, 1
Cenâb-ı Hak yarattığı canlı-cansız bütün mahlukâtına kendini tanıtmış ve onları dâimî bir sûrette zikir ile vazifelendirmiştir. Bu sebeple bütün varlıklar, yaradılışları muktezâsınca kendi hâllerine mahsus bir sûretle Rablerini tanırlar ve Onu zikrederler.
Cemâdât, nebâtât ve hayvânât, aynı zamanda Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizi ve diğer peygamberleri de tanırlar. Bu hâl nebevî mûcizelerde mütemâdiyen görülür.
Taş parçalarının azîz Peygamber Efendimize ve asânın da Hazret-i Mûsâya itaat etmeleri, diğer cansız sandığımız bütün varlıkların Hakkın emrine nasıl boyun eğdiklerini haber verirler.
Onlar derler ki: Biz Allâhı biliyoruz ve Ona itaat ediyoruz. Biz rastgele yaratılmış boş şeyler değiliz. Biz hepimiz Kızıldenize benzeriz. O, deniz olduğu halde batırıp boğacağı Firavun ile İsrâiloğullarını tanıyıp ayırd etti.
Nerede bir ağaç ve taş varsa, Hazret-i Mustafâyı (s.a.v)görünce apaçık selâm vermişti ya. İşte cansız bildiğin her şeyin de canlı olduklarını böylece bil!..
Yâni sadece insanlar ve cinler değil, hayvânat ve hattâ cemâdâta kadar bütün varlıklar, yüzü suyu hürmetine yaratıldıkları Fahr-i Kâinât -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizi ilâhî bir sır ile tanırlar. O’na sonsuz bir muhabbetle kayıtsız şartsız itaat ederler. Fakat dünyâ hayatındaki imtihan sırrına binâen insanoğlunun gözlerine çekilen gayb perdesi, bunun farkedilmesine çoğu zaman mânî olur. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-in bizleri gafletten uyandırıcı şu hadîs-i şerîfleri, ne kadar ibretlidir:
Cinlerin ve insanların isyankâr olanları dışında, yerde ve göklerde bulunan bütün varlıklar, benim, Allâhın Rasûlü olduğumu bilirler. (Ahmed bin Hanbel, Müsned)
Hazret-i Mevlânâ buyurur:
Kuşların sultanı leylektir. Onunlek, lek leri nedir bilir misin? O:
Hamd ü lek, şükrü lek, mülkü lek, yâ Müsteân! (Yâni hamd sana, şükür sana, mülk senin ey kendisinden yardım beklenen Rabbim!) demektir
Âyet-i kerîmede buyurulur:
Ey insan! Seni yaratıp seni düzgün ve dengeli kılan, seni istediği gibi şekillendiren, kerem sâhibi (ihsânı bol) Rabbine karşı seni aldatan nedir? (el-İnfitar, 6-
Kâinât sayfalarındaki esrar ve hikmeti gerçek anlamıyla telakkî edebilmek, ancak gönül âleminde derinleşmeye bağlı bir keyfiyettir. Gönül gözüyle yeryüzüne ve semâya nazar eden bir mümin, kalbinin bambaşka bir hissiyat ile dolduğunu farkeder. Kurân-ı Kerim, göklerde ve yerde zerreden kürreye herşeyin Hâlıkını zikr u tesbihte bulunduğunu îlân etmektedir. Göklerin, yerin, dağların, ağaçların, çimenlerin, güneşin, ayın, yıldız ve yıldırımların, hayvanların, yuvarlanan taşların, hattâ yere düşen sağlı sollu gölgelerin sabah-akşam secde ettiğini şöyle bildirir:
Göklerde ve yerde bulunanlar da onların gölgeleri de sabah akşam ister istemez sadece Allâha secde ederler. (er-Rad, 15)
Allâhtan başka ilâhlar edinen gâfiller de bilmezler ki, putlaştırdıkları eşyanın gölgesine varıncaya kadar bütün varlık, aslında o inkâr ettikleri Allâha yönelmiş hâlde ve Rabbin bütün kâinâta koyduğu nizâma tâbî durumdadır! Bu ne büyük aldanış ve ziyandır!
Âyet-i kerîmede buyurulur:
Allâhı unutan ve bu yüzden Allâhın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. Onlar yoldan çıkan kimselerdir. (el-Haşr, 19)
Sahâbeden biri:
Yâ Rasûlallâh! İslâmî hükümler çoğaldı. Bana Allâhın rızâsını ve âhiret saâdetini kolayca kazanacağım bir şey öğret ki yapayım deyince, -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz ona:
Dilin zikrullâh tesbihiyle dâimâ ıslak olsun. buyurmuşlardır.
Allâhı zikretmek, Allâh lafzını sâdece kelime olarak tekrarlamaktan ibâret değildir. Zikir, ancak tahassüs istîdâdının merkezi olan kalbde mekân bulduğu zaman niyet ve amellerin seviye bulmasına âmil olur. İşte bu keyfiyette bir zikir, kulun bezm-i elestte, Evet! Sen bizim Rabbimizsin! şeklinde Cenâb-ı Hakk ile yapmış olduğu ahdine vefâ göstermesi ve o sadâkatle Rabbini aslâ unutmamasıdır.
Zîrâ sevenler sevdiklerini dâimâ gönüllerinde taşırlar ve aslâ hatırlarından çıkarmazlar. Sevgisiz bir kalb ise ham toprak gibidir. Mârifet sevmektedir. Zîrâ varlığın sebebi muhabbettir. Cenâb-ı Hak zâtına duyduğu muhabbet sâikıyla bilinmeyi murâd etmiş ve bu âlemi yaratmıştır. Sevginin büyüklüğü, sevilen uğrunda yapılan fedâkârlık ölçüsündedir. İşte seherlerde uyanıp Hak Teâlâya ilticâ etmek de bu hâlin en bâriz misâllerinden biridir.
Âyet-i kerîmelerde buyurulur:
Gecenin bir kısmında Ona secde et; gecenin uzun bir bölümünde de Onu tesbih et. Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (âhireti) ihmâl ediyorlar. (el-İnsan, 26-27)
Hakîkaten, kemâle erişmiş müminler için geceler, derûnundaki sükûnet ve feyz dolayısı ile müstesna bir ganîmettir. Bu ganimetin kadrini lâyıkı ile bilenler bilhassa gece yarısından sonra yani cihanı derin bir sükûnetin kapladığı hengamda duâ, ibadet ve Hakka yanık yalvarışların kabûlü için Rablerine teveccüh etmenin feyizli zeminini bulurlar. Nasıl ki gündüzler, beden gıdâsını temin maksadıyla çalışma vaktiyse, onların nazarında geceler de rûha gıda verip kalbi feyz-i ilâhî ile aydınlatmanın fırsat demleridir.
alıntıdır
Yâ Rabbî! Biz kullarını bir nefes bile Senden gâfil eyleme! Günlerimizi ve gecelerimizi zikrullâhın bereketiyle tenvîr eyle! Seherlerin feyz yağmurlarıyla gönlümüzü ihyâ eyle! Zikrullâhın ihtişamlı hakîkatinden hisse alabilmeyi cümlemize nasîb eyle! Senin azamet-i ilâhiyyeni idrakten mahrum kalanlara da hidâyet eyle!
Amin Amin Amin
HaZaN
Site Yöneticisi
Ruh Hali : Lakap : HaZaNRep Gücü : 656
Konu: Geri: Gönül gözüyle nazar Cuma Nis. 23, 2010 10:31 am
ZemZem
Konu: Geri: Gönül gözüyle nazar C.tesi Mayıs 15, 2010 10:05 pm
Yâ Rabbî! Biz kullarını bir nefes bile Senden gâfil eyleme! Günlerimizi ve gecelerimizi zikrullâhın bereketiyle tenvîr eyle! Seherlerin feyz yağmurlarıyla gönlümüzü ihyâ eyle! Zikrullâhın ihtişamlı hakîkatinden hisse alabilmeyi cümlemize nasîb eyle! Senin azamet-i ilâhiyyeni idrakten mahrum kalanlara da hidâyet eyle!