islamgezginleri
hos geldiniz lütfen üye olunuz

islamgezginleri
hos geldiniz lütfen üye olunuz

islamgezginleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

islamgezginleri


 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  GaleriGaleri  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
En son konular
» EN ESKİ VE EN GUVENİLİR
Diyalog Faaliyetleri Misyoner Tuzağı mı? Icon_minitimeCuma Şub. 10, 2017 9:51 am tarafından furkan54

» EN ESKİ VE EN GUVENİLİR
Diyalog Faaliyetleri Misyoner Tuzağı mı? Icon_minitimeCuma Şub. 10, 2017 9:49 am tarafından furkan54

» Allah Kötülüğü De İyiliği De Murad Eder
Diyalog Faaliyetleri Misyoner Tuzağı mı? Icon_minitimePaz Ocak 20, 2013 8:10 pm tarafından Selsebil

» Allah Her Şeyi Önceden Yazı İle Yaratır
Diyalog Faaliyetleri Misyoner Tuzağı mı? Icon_minitimePaz Ocak 20, 2013 8:09 pm tarafından Selsebil

» Nefsin mertebeleri
Diyalog Faaliyetleri Misyoner Tuzağı mı? Icon_minitimePaz Ocak 20, 2013 8:05 pm tarafından Selsebil

» İnsanda bir kemik hariç hepsi çürür
Diyalog Faaliyetleri Misyoner Tuzağı mı? Icon_minitimeÇarş. Ara. 26, 2012 8:41 pm tarafından Selsebil

» ----İnsan----
Diyalog Faaliyetleri Misyoner Tuzağı mı? Icon_minitimeÇarş. Ara. 26, 2012 8:21 pm tarafından Selsebil

» Kalbin Manevi Halleri
Diyalog Faaliyetleri Misyoner Tuzağı mı? Icon_minitimeÇarş. Ara. 26, 2012 7:58 pm tarafından Selsebil

Similar topics
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
Kasım 2024
PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
    123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930 
TakvimTakvim
ONLİNE HAC REHBERİ
3D MEKANLAR

 

 Diyalog Faaliyetleri Misyoner Tuzağı mı?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
güller
Gelişmiş üye
Gelişmiş üye
güller


Ruh Hali : Diyalog Faaliyetleri Misyoner Tuzağı mı? Sakin10
Lakap : güller
Rep Gücü : 1693
Nerden : Dünya misafirhanesinde yolcu.

Diyalog Faaliyetleri Misyoner Tuzağı mı? Empty
MesajKonu: Diyalog Faaliyetleri Misyoner Tuzağı mı?   Diyalog Faaliyetleri Misyoner Tuzağı mı? Icon_minitimePaz Şub. 07, 2010 9:18 am

Diyalog Faaliyetleri Misyoner Tuzağı mı?
Ahmet Kurucan, Zaman 22.02.2004
"Dinler arası diyalog misyoner tuzağıdır." Nihai kanaat ifade eden bir hüküm cümlesi bu.
Söze böyle başlayan birisini ikna etmek, dinler arası diyaloğun bir misyoner tuzağı olmadığını ispatlamaya çalışmak ne derece doğru bir çaba olur kestiremiyorum. Tabii kasdı Müslümanlar tarafından başlatılan diyalog çalışmaları. Yoksa Hıristiyan, Yahudi veya başka din mensuplarının başlattığı çalışmalar olsa bu yazıyı kaleme almazdım.
Teorik boyuttan başlayalım; dinler arası diyalog, Kur'an'ın birçok ayetinde "olması gereken" makamına konulup bizzat Allah'ın yer yer emir, yer yer de tavsiyelerde bulunduğu bir konudur. "De ki: Ey ehl-i kitap! Bizimle sizin aramızda birleşeceğimiz, müşterek ve âdil şu sözde karar kılalım. Allah'tan başkasına ibadet etmeyelim. O'na hiçbir şeyi şerik koşmayalım, kimimiz kimimizi Allah'ın yanında rab edinmesin." (3/64)
"Zulmedenleri hariç, ehl-i kitab ile en güzel olan şeklin dışında bir tarzda mücadele etmeyin ve onlara şöyle deyin: Biz, hem bize indirilen kitaba, hem size indirilen kitaba iman ettik. Bizim İlah'ımız da sizin İlah'ınız da bir ve aynı İlah'tır ve Biz O'na gönülden teslim olduk." (29/46)
Kur'an ortak noktaya çağırır
Meallerini verdiğimiz şu iki ayette gördüğünüz gibi Allah Müslüman'ın ehli kitap ile ilişkilerini, ilişki sınırlarını belirlemektedir. Buna göre Müslüman, onları "kendi konumlarında kabul" edecek, ortak noktada buluşmaya çağıracaktır ki ortak nokta Allah'ın varlık ve birliğini kabul, indirilmiş olan kitaplara iman ve O'ndan başkasına ibadeti reddir.
'Kur'anî açıdan ehli kitapla ilişkiler böyle de kafir ve müşriklerle nasıl?' diyebilirsiniz. Bundan farklı değil. "Dininizden ötürü sizinle savaşmayan, sizi yerinizden, yurdunuzdan etmeyen kâfirlere gelince, Allah sizi, onlara iyilik etmeden, adalet ve insaf gözetmeden men etmez. Çünkü Allah âdil olanları sever." (60/8)
"Ey iman edenler! Haktan yana olup var gücünüzle ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin ve adalet numunesi şahitler olun! Bir topluluğa karşı, içinizde beslediğiniz kin ve öfke, sizi adaletsizliğe sürüklemesin. Âdil davranın, takvâya en uygun hareket budur. Allah'a karşı gelmekten sakının! Çünkü Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır." (5/8)
O halde Müslüman, Kur'an'ın 31 ayrı yerde "Ya ehli kitap..." diyerek muhatap kabul edip yanlışlıklarını tashih, iyilik ve güzelliklerini takdir ettiği, Müslümanlarla dostluk zemini arayışına yönlendirdiği Hıristiyan ve Yahudilerinden öte, kendilerine zararı dokunmayan Allah ve peygamber tanımaz müşrik ve kafirlere dahi iyilik, adalet ve insafla muamele etmek zorundadır.
Teorik boyutta ikinci kaynak Hz. Peygamber'dir (sas). Ömrü boyunca Müslümanların varlık ve birliğini tehdit eden davranışlara girmedikleri, yapılan anlaşmalara muhalif hareket etmedikleri müddetçe Hz. Peygamber'in ehli kitap ve müşriklerle olan ilişkisi engin bir hoşgörü anlayışı içinde cereyan etmiştir. Mescidinde kendisini ziyarete gelen Hıristiyanlara izin vermesinden, Yahudi cenazesine sahabenin dudaklarından dökülen "ama o bir Yahudi" sözleri ve şaşkın bakışlarına rağmen "Ama o da bir insan!" deyip ayağa kalkmasına, "Size ehli kitabı emanet ediyorum." beyanından, Medine'de Yahudilerin din eğitimi yaptıkları "beytu'l midrasa" izin vermeye, "Zimmiye-İslam ülkesinde izinli olarak kalan gayrimüslime eziyet ve işkence eden bana etmiş gibidir." sözünden, yıllarca kendisine ve cemaatine kan kusturan müşrikleri Mekke Fethi'nde affına kadar hadislerde yer alan ve şimdilerde ancak doktora tezleri ile açılım kazandırılmaya çalışılan birçok teorik temeli sıralayabiliriz.
Fakat teorik her zaman pratik ile uyum içinde olmayabilir. İş ilkelerin, kuralların, kabullerin uygulanmasına gelince kaymalar ve sapmalar olabilir. Nitekim Hz. Peygamber ve Hulefa-i Raşidin döneminden sonra Müslümanların ehli kitapla olan münasebetlerinde zaman zaman teori-pratik bütünlüğü sağlanamamıştır. Siyasi, ekonomik, kültürel çıkarlar uğruna insanlığın ayıbı olarak nitelendirilmeye müstahak nice savaşlar olmuş, evrensel insani değerlerden fersah fersah uzak gerçekten kapkara çağlar yaşanmıştır. Son tahlilde kaybeden insanlık ve medeniyet olmuştur.
Hiç kimse bu safhada çıkıp Hz. Peygamber'in savaşlarını gündeme getirmemeli. Çünkü onlar derinlemesine tahlili yapıldığında görülecek ki onlar salt dini sebeplerin değil, ayrı bir yazı konusu olan siyasi ve kültürel sebeplerin rol oynadığı savaşlardır.
Eleştirilerin İslamî temeli yok
Bu çerçevede iki noktaya işaret etmek gerekiyor: Bir; söz konusu diyalog çalışmalarına yöneltilen eleştirilerin kaynağı. Zahiri görünüş itibarıyla bunlar İslami kaygılarla yapılıyor. Aslında saygı duyulması, Müslüman'ın kardeşini uyarması, iyiliği emir, kötülükten nehy çerçevesinde değerlendirilmesi gereken bu eleştirilerin İslami temellerden yoksun oluşu problem olarak kabul edilen hususu çok boyutlu hale getiriyor. Mademki "İslam'a göre" cümleleri ile başlayıp itiraz ediliyor, yanlıştır, günahtır mesuliyeti muciptir deniyor, öyleyse en azından bu görüş ve kanaatlerin İslami temelleri ortaya konmalı değil mi?
İki; söz konusu eleştirileri yapanların dinle olan irtibatları. Hiç kimsenin dini açıdan şahsi yaşayışına, tercihlerine karışacak değiliz. Öyle bir yetkimiz olduğunu iddia ediyor değiliz. Ama en azından bu eleştirileri gündeme getirenlerin asgari ölçüde dinle bağlantıları olması gerekmez mi? Bırakın gecesini gündüzünden aydın kılacak teheccüdü, Hz. Peygamber'in cephede, düşman önünde dahi terk etmediği mesela bir beş vakit namaz bu şahısların hayatında olmalı değil mi? Sözde din adına veya İslami kaygılarla yaptıkları eleştirilerde bir samimiyet göstergesi değil midir bu? "Bari dinime dahl eden müselman olsaydı!" denir ya, aynen öyle de bu eleştirileri gündeme getirenlerin, her fırsatta ağızlarını doldura doldura konuşanların, bir çeşit radikalizmin savunuculuğunu yapanların, Müslümanlığı asgari düzeyde yaşasaydı diyesi geliyor insanın.
Sonuç; bu gidişata teorik ve Hz. Peygamber dönemi pratiği ile veya günümüz dünya gerçeklerinden hareketle insanlığın alması gereken tavırdan dolayı dur deme ve diyalog faaliyetlerine öncülük yapmanın yanlışlığı nerede? Yanlışlığa son vermek için atılan adımda yanlışlık aramak, yanlışlığa devam anlamını taşımıyor mu? Hiçbir dini temele dayanmayan suçlamalarla din adına mesafe kaydedilmesi mümkün mü?
Batı karşısında "biz" olmanın kavgasını veren, reaksiyoner yaklaşımlar yerine aksiyoner ve fonksiyoner çabalara imzasını atan, deplasman değil ev sahipliği yaparak Kur'an ve sünnetin günümüze has yorumları ile insanları yönlendiren bir anlayışa çalakalem karalamalarla karşı çıkmakla bir yere varılmaz. Hele "misyoner tuzağı" şeklindeki sloganvari yaklaşımlarla asla! Geleceğin dünyasındaki kargaşalara şimdiden dalgakıran setler oluşturan bu gayretleri şimdikiler takdir etmese de geleceğin nesilleri takdir edecek. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bekleyelim ve görelim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hakikatdamlalari.net/
 
Diyalog Faaliyetleri Misyoner Tuzağı mı?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Oburluk şeytanın en büyük tuzağı
» Dinler arasi diyalog nedir?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
islamgezginleri :: (¯`·.(¯`·.KüLTüR-eDeBiYaT.·´¯).·´¯) :: Makaleler-
Buraya geçin: