Arefe günü, Kurban Bayramından bir önceki gündür. 15 Kasım Pazartesi günü idrâki ile şerefleneceğiz inşallah... Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
“Arefe gününe hürmet ediniz! Çünkü Arefe, Allahü teâlanın kıymet verdiği gündür.”
“Arefe günü oruç tutanların, iki senelik günâhları af olunur, biri geçmiş senenin, diğeri gelecek senenin günâhıdır.”
“Arefe günü 1000 ihlas sûresi okuyanın bütün günahları af olur ve duası kabul olur. (Hepsini Besmele ile okumalıdır)“
“ONLARI BEN DAVET ETTİM!..”Enes bin Malik radıyallahü anh rivâyet ediyor: “Arefe günü, Peygamber efendimiz (aleyhisselâm) Arafat’ta vakfe yaparken şöyle buyurdu: (Ey insanlar! Az önce Cebrail aleyhisselam geldi, Rabbimden bana selâm getirdi ve şu müjdeyi verdi: Arafat ehli tamamen mağfiret olundular.) Hazreti Ömer sordu: “Bu yalnız bize mi mahsus, yoksa bizden sonrakilere de mi? Bizden sonra vakfe yapacaklar da bu nimete kavuşacaklar mı?”
Cevap olarak, (Bu müjde size ve kıyamete kadar gelecek olan bütün hacılaradır) buyurdular.
Rabbimiz, Arefe günü toplanan mü’minleri, meleklere gösterir ve; (Bunlar niçin toplanmışlar biliyor musunuz? Onları ben davet ettim, benim davetime icâbet ettiler ve dünyanın dört bir yanından çok uzak mesafeler katederek burada toplandılar. Siz şahit olun ben bunların tamamını affettim, annelerinden yeni doğmuş bebek gibi günahsız hâle geldiler) buyurur.
Arefe günü; doğudan, batıdan, güneyden, kuzeyden ve dünyanın en ücra köşelerinden gelecek insanlar aynı yerde, aynı ibadetleri yapacaklar... Renkleri ayrı, dilleri ayrı, âdet ve ananeleri ayrı, memleketleri ve ırkları ayrı olan bu insanlar bir mekânda toplanacaklar. Bunlar, birbirlerinin konuştuklarını anlamıyorlar, ama birbirlerine bakışları sevgi dolu... Zenginiyle, fakiriyle, güçlüsüyle, güçsüzüyle bütün hacılar aynı kıyafetler içinde, aynı mahrumiyetleri yaşayarak görevlerini yapıyorlar.
Trilyonlara hükmeden bir zenginle, geçimini zor karşılayan bir fakiri; aynı kıyafet içinde, Arafat’ta, beraberce el açıp dua ettiren, yan yana tavaf ettiren imandan başka hangi güç olabilir?
Böylece de, makam, mevki, mal mülk ile böbürlenmeyi unutturup, mahşer gününü hatırlamış oluyorlar. Hayaline bile insanın doyamadığı bu muhteşem manzarayı yaşamak ne kadar güzeldir... Yeryüzünün cenneti... Bu, yazı ile anlatılamaz.
Hac ibadeti, zor bir ibadettir. Peygamber efendimiz, hiçbir ibadet için kolaylık duası yapmamışlar. Meselâ Hicaz’ın iklimi çok sıcaktır. Ramazan-ı şerif geldiğinde “Ya Rabbi oruç tutmamızı kolaylaştır, rahat tutabilelim” diye dua etmediler. Yalnız hac için bu duayı yapmışlardır. İhrama girdiklerinde, kabul ve kolay olması için dua ettikleri malumdur.
İbrahim aleyhisselam ailesini mübarek topraklara bırakıp döndüğünde şöyle dua buyurdu: “Ya Rabbi buraları insanlara sevdir, ziyaret için gelsinler, benim evlatlarım ve zürriyetim sebeplensin...” Onun bu duası olmasaydı; hac için, hacılardan alınan paradan vazgeçilseydi, üstüne bir o kadar da para verilseydi yine de kimse gelmezdi.
ŞEYTANLAR ÇILGINA DÖNER!..Âdem babamızdan beri bize kin güden, bizim yüzümüzden cennetten kovulduğu, lânetlendiği için, bizi en büyük düşman olarak gören şeytanlar zaman zaman bize birçok günah işletmişler ve çok sevinmişlerdir. Bütün bu günahların bir günde affedilmesi onları âdeta çılgına çevirir. En çok üzüldükleri gün Arefe günü olur.
Arefe günü, Arafat’ta bulunma saadetine eren bir insanın, “Benim günahlarım çok, benim affolunmam çok zordur” demesi ve Rabbinin mağfiretinden ümit kesmesi büyük günahtır. Af olunacağına inanması gerektir.
Günahlarımız ne kadar çok olursa olsun, Rabbimizin rahmetinden daha çok olamaz. Yeter ki biz, tövbenin şartlarını yerine getirerek ona yalvaralım, O’ndan af dileyelim.
Arefe günü yapılacak duada “Ya Rabbi hacıları mağfiret et, onların dualarını kabul buyur” demelidir. Çünkü, hacı kardeşlerimiz hepimize dua ediyorlardır...
Hepinizin Arefe gününüzü ve gecenizi şimdiden en içten duygularla tebrik eder, daha nicelerine sıhhat, afiyetle kavuşmanızı Yüce Rabbimizden dileriz...