İstiklâl Mahkemelerinin kuruluşu (1925) - Sultan Selâddin Eyyûbi'nin vefâtı (1193)
[Gündüzün uzaması 3 dak. - Ezânî sâat 1 dakika geri alınır.]
Dünyada riyâ, gösteriş ile ibâdet edene, kıyâmet günü; “Ey kötü insan! Bugün sana sevap yoktur. Dünyada kimler için ibâdet ettin ise, sevaplarını onlardan iste!” denir. Hadîs-i şerîf
ÂYET Bakara Sûresi
Medine'de inmiştir. 286 ayettir. Kur'an'ın en uzun süresidir. Adını, 67-71. ayetlerde yahudilere kesmeleri emredilen sığırdan alır. Yalnız 281.ayeti Veda Haccında Mekke'de inmiştir. İnanca, ahlaka, ve hayat nizamına dair hükümlerin önemli bir kısmı bu sürede yer almıştır.
251-Derken, Allah'ın izniyle onları tamamen bozdular. Davud, Calut'u öldürdü ve Allah, kendisine hükümdarlık ve hikmet (peygamberlik) verdi ve ona dilediği şeylerden de öğretti. Eğer Allah'ın, insanları birbirleriyle savması olmasaydı, yeryüzü mutlaka bozulur giderdi. Fakat Allah, bütün âlemlere karşı büyük bir lütuf sahibidir. 252-İşte bunlar, Allah'ın âyetleridir. Onları sana hakkıyla okuyoruz. Şüphesiz ki sen o gönderilen resullerdensin. 253- O işaret olunan resuller yok mu, biz onların bazısını, bazısından üstün kıldık. İçlerinden kimi var ki Allah, kendisiyle konuştu, bazısını da derecelerle daha yükseklere çıkardı. Biz Meryem oğlu İsa'ya da o delilleri verdik ve kendisini Rûhu'l-Kudüs (Cebrail) ile kuvvetlendirdik. Eğer Allah dileseydi, bunların arkasındaki ümmetler, kendilerine o deliller geldikten sonra birbirlerinin kanına girmezlerdi. Fakat ihtilâfa düştüler, kimi iman etti, kimi inkâr etti. Yine Allah dileseydi, birbirlerinin kanına girmezlerdi. Fakat Allah dilediğini yapar. 254- Ey iman edenler! Kendisinde hiçbir alış verişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin bulunmadığı bir gün gelmeden önce, size verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcayın. Kâfirlere gelince, onlar zalimlerdir. 255- Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O daima diridir (hayydır), bütün varlığın idaresini yürüten (kayyum)dir. O'nu ne gaflet basar, ne de uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmadan huzurunda şefaat edecek olan kimdir? O, kullarının önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, O'nun dilediği kadarından başka ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. O'nun kürsisi, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Onların her ikisini de görüp gözetmek O'na bir ağırlık vermez. O çok yücedir, çok büyüktür.
Ayrılığın ne olduğunu bilmek mi istiyorsun. Bil ki, ayrılık, âşıkların yoludur. Balık olanın canı, denizdir. Bu yüzdendir ki, denizden ayrı düşen balık, daima denizi özler. İnsanlar bazan gölge isterler, bazan güneş; ama gölge istemeyen bir zerre varsa, o da candır Hz. Mevlâna Celaleddin-i Rûmî (k.s.)
Günün Duası
Haksızlık etmekten, haksızlık edilmekten, saldırmaktan, saldırılmaktan, hatâ işlemekten, bağışlamayacağın bir günaha düşmekten sana sığınırım. Allâh'ım, nefsime takva ver. Onu temizle, nefsi en iyi temizleyen Sen'sin, nefsimin velîsi ve Mevlâsı Sen'sin. Allâh'ım, sevâbımızı arttır, eksiltme... Bizi yücelt, ulvîliklere yaklaştır, alçaltma;bize ver yoksun bırakma. Rabbim, kardeşlerimizle aramıza ünsiyet, birlik, vefâ ve muhabbet ihsan et; aramızdaki soğukluğu, ayrılık ve nefreti kaldır. Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala seyyidina Muhammedin ve sellim.
Âmîn... Âmîn... Âmîn..
BİR NASİHAT
Ey oğul! Bağı çöz; âzâd ol.Ne zamana kadar gümüş, altın esiri olacaksın?
Hz. Mevlâna Muhammed Celaleddin-i Rûmî (k.s.)
GÜNÜN KISASI
MENKIBE - KÂR NE ZAMAN
Hazret-i Ömer, Musul’a bir vali tayin eder. Bir süre sonra; “Musul’daki bütün fakirlerin listesini bana gönder!” diye haber gönderir. Vali de, en başa kendi ismini yazıp listeyi gönderir. Hazret-i Ömer şaşırır. İki kişi görevlendirip; “Valimin yaşayışını öğrenin!” der. Onlar gelip; “Musul’u gezdik. Validen daha fakir kimseyi bulamadık. Ekmeği suya batırıp katıksız yiyor.” derler. Hazret-i Ömer, bütün fakir fukarayı doyurur, 1000 altın da valiye gönderir. Vali, altınları hanımının önüne döküp der ki: - Hazret-i Ömer bunları gönderdi, ne yapacaksan yap! - Şu on taneye, hemen pazardan şunları şunları al, gel! - Kalan ne olacak? - Lâzım oldukça kullanırız. - İzin ver, bir iş ortağı bulayım, parayı işletsin. Hem altınlar kalır, hem kâr getirir. Hanımı kabul eder. 10 altınla hanımın istediklerini alıp, kalanları, fakir fukaraya dağıtır. Eve gelince hanımı sorar: - Ne yaptın? - Altınları ortağa verdim. - Çok iyi. Kâr ne zaman? - Ayın başında. Ayın başında, hanım sorar: - Kâr nerede? - Daha ölmedik, ölseydik Cenâb-ı Hak verecekti. Ben altınları fakirlere dağıttım; çünkü Rabbimden daha iyi ortak bulamadım. Hepsi beni kandırıyordu; ama Rabbim kandırmaz. Bire 700 verir, 7 000 verir; ama tam verir. Epey kavga gürültüden sonra kadın; “Bugüne kadar çektiğimiz yetmiyormuş gibi, bir de altınları fakirlere vermişsin. Biraz yüzümüz gülecekti, yine fakir kaldık.” diye kocasını evinden kovar. Vali, yatmak için bir arkadaşının evine gider. Birkaç gün geçtikten sonra, hanımlar valinin hanımına gelip; “Sen yanlış yaptın. Adamcağız kendi evinden de oldu.” derler. Kadını yumuşatırlar. Sonunda barışırlar. Vali eve gelir. Hanımı der ki: - Halife bir daha gönderirse ne yaparsın? - Aynısını yaparım. Eğer benim gördüklerimi görseydin, benden önce dağıtırdın. - Ne görüyorsun? - Sevindirdiğim her bir fakir için, Allahü teâlâ gökten bir nur indiriyor, o nur güneşi karartıyor. O nurları gördükten sonra, mümkün olsa, daha fazlasını veririm.
ÇOCUKLARINIZA İSİMLER
Erkek : Ulvi - Kız : Ulviye
Bediüzzaman'dan VECİZE SÖZLER
***
Dost istersen Allah yeter. Evet o dost ise, herşey dosttur. Mektubat -282
*** Hakikat Damlaları
* * * Sadece O’na kul olmak lazım. Bir köleniz olsaydı siz onun başkası için de köle olmasına razı olur muydunuz!? * * *