Konu: 21-MAYIS-2010-CUMA Cuma Mayıs 21, 2010 5:28 pm
Selamün Aleyküm.
[center][size=29]MAYIS
[/size]
[/center]
[b][b]Hicrî Kamerî : 7 CEMÂZİL-ÂHIR 1431
[/b] [/b]
Hicrî Şemsî : 1387
Rûmî : 8 Mayıs 1426
Hızır : 16
Cuma
Ülker Fırtınası - Antalya'nın kuruluşu (1921) - Akka'dan Napolyon'un geri çekilmesi (1799) - Dünya Süt Günü
[Gündüzün uzaması 2 dak. - Ezânî sâat 1 dakika geri alınır.]
Cuma günü bana çok salevât-ı şerîfe getirin! Zîra sizin Cuma günü getirdiğiniz salevât-ı şerîfeler bana arz edilir. Hadîs-i şerîf
AYET
Âl-i İmrân Sûresi
Medine döneminde inmiştir. 200 âyettir. Sûre, adını 33. âyette geçen “Âl-i İmrân” tamlamasından almıştır. İmrân, Hz.Mûsâ ile Hz.Hârûn’un babasıdır. Âl-i İmrân, İmrân ailesi demektir.
121- Hani sen sabah erkenden müminleri savaş mevzilerine yerleştirmek için ailenden ayrılmıştın. Allah, hakkıyla işiten ve bilendir. 122- O zaman içinizden iki takım bozulmaya yüz tutmuştu. Halbuki Allah onların yardımcısı idi. İnananlar, yalnız Allah'a dayanıp güvensinler. 123- Andolsun, sizler güçsüz olduğunuz halde Allah size Bedir'de yardım etmişti. Allah'tan sakının ki, O'na şükretmiş olasınız. 124- O zaman sen müminlere: "Rabbinizin size, indirilmiş üç bin melek ile yardım etmesi size yetmez mi?" diyordun. 125- Evet, sabreder ve (Allah'tan) korkarsanız, onlar ansızın üzerinize gelseler, Rabbiniz size nişanlı nişanlı beş bin melekle yardım eder.
Allahumme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammed ve ala âlihi ve ashâbihi ve sellim
DUA
Secde Ayeti Okununca Yapılacak Duâ
Bilindiği üzere Kur'ân-ı Kerîm'in (ondört) yerinde secde ayeti vardır. Kur'an okuyan kimse bu ayetlere rastgelince dikkat çeker, secde ayetini okuyunca hemen duraklar. Kalkar, ellerini yanına salıverilmiş halde tekbir alır, namaz secdesi gibi secdeye iner. Secdede üç defa "Sübhâne Rabbiye'l-alâ" der, yahut: "Sübhâne Rabbinâ in kâne vâdü Rabbinâ lemef'ûla." der. Sonra yine tekbir alarak başını kaldırır, böylece secde ayetini okuması sebebiyle yüklendiği secde mükellefiyetini yerine getirmiş olur. Secdeden kalkınca: "Gufrâneke Rabbenâ ve ileyke'l-masîr." ayeti (dua makamında) okunur.Şayet, ayet okunduğu, yahut dinlendiği halde, o anda secde yapılamayıp sonraya tehir edilecekse, bu defa sadece şu duâ okunur. "Semi'nâ ve etâ'nâ, gufrâneke Rabbenâ ve ileyke'l-masîr."
BİR SÖZ İyi veya kötü, ağzından çıkan her sözün hesabı vardır. Evzâî Rahmetullahi Aleyh
GÜNÜN TARİHİ - AKKA MÜDAFAASI
Fransa İmparatoru Napolyon’un gözü Mısır’da idi. Fransız ordusu, 1798 yılında 450 parçalık donanmayla gelip, İskenderiye önlerinden 60 bin kişiyle Mısır’a çıktı. Napolyon, Gazze’ye, oradan da Filistin’e doğru ilerlemeye başladı. Akka Kalesi önlerine geldi ve 18 Mart 1799 Cuma günü muhasaraya başladı. Kale komutanı Cezzar Ahmed Paşa kaleyi savunuyordu. Her hücum püskürtüldü ve ordusunun yarısını kaybetti. Yenilmez unvanı taşıyan Napolyon, kaleyi alamayınca 21 Mayıs’ta geri çekilmek zorunda kaldı.
NASİHAT Ey Şit! Oğullarına söyle: Dünyaya ayrılmayacaklarmış gibi bakmasınlar. Buradan bir gün göçüp gideceklerini düşünsünler. Ben de Cennetten ayrılmayacağım diye düşünmüştüm.
ÇOCUĞUNUZA İSİMLER
Erkek : Sabri - Kız : Sabriye
BUNLAR ŞARAPTI [size=16]Kâdı Yâkûb şöyle anlatır:
Birgün Şam'da bir mescidin kenarındaydım. Orada bir köprü vardı. Hava çok sıcaktı. Abdullah el-Yuneynî, abdest almak için dereye indi. O sırada bir nasrânî, şarap yüklü katırı ile köprüden geçiyordu. Katır bir ara ürktü ve yük yere yıkıldı. Çevrede başka kimse yoktu. Abdullah el-Yuneynî, yukarı çıkıp bana; "Yükü yüklemeye yardım et!" dedi.
Nasrânîye yardım ettim ve yükü katıra yükledik. Nasrânî, oradan uzaklaşıp gitti. Kendi kendime; "Bu zât böyle yapmamı niye istedi?" diye düşündüm. Sonra nasrânîyi tâkib ettim. Nasrânî, katırıyla şarap satan bir dükkânın önüne geldi. Katırdaki yükü indirip açtı. Hepsi sirke olmuştu. Şarap satıcısı; "Yazıklar olsun sana! Senden şarap getirmeni istedim. Bunlar sirke!" dedi.
Nasrânî hayretten dona kalmıştı. Şaşkınlığından ağlamağa başladı ve; "Bunlar şaraptı. Fakat neden sirke oldu sebebini anladım!" diyerek hemen katırını bir yere bağladı. Doğru Abdullah bin Abdülazîz hazretlerinin dergâhına koştu. Huzûruna girer girmez: "[b]Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühü." diyerek müslüman oldu ve artık huzûrundan ayrılmayıp talebeleri arasına girdi. (1)
Daima, Allahü teâlâdan korkup, haram işlemekten sakınmak.
Allahü teâlâya ve Resûlüne itaat etmek. Yani farzları yapıp, haramlardan sakınmak.
Günahlardan kaçıp, ibâdet ile meşgûl olmak.
Kânunlara karşı gelmemek.
Âleme ibret nazarı ile bakmak.
Allahü teâlânın varlığını tefekkür etmek.
Dilini haram ve fuhuş olan sözlerden korumak
30- Kalbini, Allahü teâlâdan başka her şeyden temizlemek. 31- Hiçbir kimseyi, alaya almamak. 32- Harama bakmamak. 33- Her hâlde, sözünde durmak. 34- Kulağını fuhuş ve çalgı gibi haram olan şeyleri dinlemekten korumak. 35- Farzları ve haramları öğrenmek. 36- Tartı ve ölçü âletlerini, hak üzere kullanmak. 37- Allahü teâlânın azabından emîn olmayıp, daima korkmak. 38- Müslüman fakirlerine zekât vermek ve yardım etmek. 39- Allahü teâlânın rahmetinden, ümidini kesmemek. 40- Nefsinin haram olan isteklerine tâbi olmamak. 41- Aç olanı, Allah rızâsı için doyurmak. 42- Kifâyet miktarı rızık (Yiyecek, giyecek ve mesken) kazanmak için çalışmak. 43- Malının zekâtını, mahsûlünün uşrunu vermek. 44- Âdetli ve lohusa hâlinde bulunan ehline yakın olmamak. 45- Kalbini günahlardan temizlemek. 46- Kibirli olmaktan sakınmak. 47- Bâliğ olmamış yetimin malını korumak. 48- Lût kavminin yaptığı habis işten uzak olmak. 49- Beş vakit namazı vaktinde kılıp, kazâya bırakmamak. 50- Zulümle, kimsenin malını almamak. 51- Allahü teâlâya şirk koşmamak. 52- Zinâdan kaçınmak. 53- Alkollü içkileri içmemek. 54- Yalan yere yemîn etmemek. İslâm Ahlâkı S. 308